Merhaba sevgili. Şiirlerden yine haber yok. Birçok kağıt parçasından bana sıra gelmemiştir diye umut ediyorum açıkçası. Birkaç gün daha geçti. Kışın bitmesini bekliyorum. Bir an önce paltomdan kurtulup özgürlüğüme kavuşmalıyım. Sevgilim, senden önce ölürsem karanlıklarda kalacağım. Zihnimde olan yerini hiç terk etme, olur mu? Sen zihnimde bir aydınlık simgesini temsil ediyorsun. Sen zihnimde en güçlü yönetimi temsil ediyorsun. Sen benim için birçok şeyden daha fazlasın bilmeyen kadın. Her ne kadar sana dokunmasam da böylesin. Her ne kadar senden kaçsam da böylesin. Büyük bir korkağın bile sevme hakkı olduğunu kanıtladın bana. Bir gün cennet bahçelerinde seninle yürümek isterim. Haklısın bilmeyen kadın. Seninle bir gün ne kadar kısa. Seninle bir ömür ne kadar kısa. Seninle sonsuzluk ne kadar kısa. Öğretmen sürekli sana olan duygularımı gasp ediyor. Bana sana yazdığım ilk yazıları gösterdi. Orada bu yazıların kitap haline dönüşmesinden bahsetmiştim. Şimdi aklıma geldi. Belki korkaklığımı diğer insanlarla yenebilirim. Belki sana bir kitap bırakabilirim. Eğer sanattan anlıyorsan bir an bile düşünmeyeceksin. Eğer sanattan anlamıyorsan ben zihnimde var olan seninle hayatıma devam edeceğim. Bunlar ihtimaller bilmeyen kadın. Basit ihtimaller. Benimle bir hayat sürmek istemezsin. Hangi kadın çulsuz bir adamla bir ömür sürer? Hangi kadın günlerce duş almayan biriyle yaşar? Ben gördüm bilmeyen kadın. Ben kadınları gördüm. Ben insanları gördüm. Ne kadar boş bir evrende soluklandığımı anladım. Derin bir boşluğun içine yüksekten düşüyormuş gibi hissediyorum. Bank sürekli soğuk olduğunu söylüyor bana. Buradan gitmem gerektiğini söylüyor. Ben sana bir adım atamayacak kadar korkağım. Bu yazılarda sana binlerce adım attığımı fark ettim. Bırak, seni böyle seveyim. Bırak, o masum yüzündeki hissiyata böyle sahip olayım. Yaşlı amcalarla aram bu aralar daha iyiye gidiyor. Her gün tozlu kitapların arasında buluyorum kendimi. Gün içinde iskambil muhabbetleri olmasa daha fazla okurdum bu tozlu sayfaları. Öğretmen beni her gün ikna etmeye çalışıyor. Bugün başımdan atmak için daha yazıların toparlanmadığını söyledim. Burasını öğretmen okuyacak büyük bir ihtimalle. Öğretmen sürekli tartışıyoruz. Başımdan atmak isteğimi yalanlayan bir insan olmak istemem. Farkındaysan hala tam olarak ortaya bir eser çıkmadı. Benden daha iyi bilirsin öğretmen. Seni kırmak istemem. Özür dilerim şimdiden. Neyse, sana dönelim bilmeyen kadın. Umarım öğretmenin gönlünü alabilmişimdir. Geceleri sokağın ne kadar sessiz olduğunu bilir misin? Bazen şey diyorum bilmeyen kadın. Keşke insanlarında gün içinde herhangi bir aralıkta sessiz olmaya vakitleri olsa. Ne güzel olurdu, değil mi? İnsan sessiz durabilir mi? Duramaz. Sessizlik insana kendini sorgulatır, hayatı sorgulatır, varlığını sorgulatır. Kısaca bilmeyen kadın insanlar çok ve boş konuşuyorlar. Neden bir şiiri tartışmıyoruz? Neden varlığımızdan şüphe edip kendimizi kanıtlamaya çalışmıyoruz? Neden kutsalların ne kadar kutsal olduğunu tartışmayalım? Neden boş yaşıyoruz bilmeyen kadın? Sana böyle binlerce neden içeren soru sorarım. Bu sorular seni çıkmaza sokar bilmeyen kadın. Bu sorular duvarla kafanın arkadaş olmasına vesile olur bilmeyen kadın. Her soru bir sorun teşkil ediyor bilmeyen kadın. Bazı soruların cevapları yok. Bazı soruların cevapları çoktan verilmiş. Bazı cevapların sorgulanamaz olduğunu öğrendik. Bazı yaşamlar çoktan bir başkası tarafından yaşanılmış. Birisi başka birinin sürdüğü yaşamı tekrar ediyor. İnsan bir önceki türünün tekrarı mıdır sence bilmeyen kadın? Sen bu soruları bir düşün. Pardon, kim olduğunu bileceğin gün gelirse belki bu sorular hakkında kafa yormaya başlarsın. Belki de senin için önemsiz biri olurum. Her güzel kelam edilen adam sevilir mi? Bu soruyu da ben düşüneyim. Ellerim tutmuyor artık. Gitmem gerekiyor. Hoşçakal bilmeyen kadın. Tarih tek taraflı yazılan saplantılı mektuplar günü. Saat saplantısız bir adamı kim olduğunu hiçbir zaman bilemeyecek bir kadın geçiyor.