''Bu okuduğunuz nedir azizim, yine aynı romancının kitapları mı?'' Kafasını kitabından kaldırmadan ''Rica ediyorum aynı romancı deyip durmayın, bu sanata ve sanatı icra edene saygısızlık oluyor.'' Peki, peki dediğiniz gibi olsun. Bu sefer ki kitabının ismi nedir peki azizim? ''Onuncu'' Diye yanıtladı genç adam. Arkadaşının bu cahilliği onu çok kızdırıyordu. ''Ne sanattan anlamaz herif'' diye düşündü. Anlıyorum, yanlış hatırlamıyorsam çok sayın yazarın önceki kitabının adı dokuzuncu olmalı değil mi? ''Evet'' diye yanıtladı, artık bu sorulardan iyice sıkılmış ve kitabına ara vermişti. ''Siz sormadan söyleyeyim on şövalye'nin hikayesini anlatıyor.'' Ne kadar da yenilikçi diğer kitabı da dokuz şövalye'nin hikayesini anlatıyordu sanırım. İyiden iyiye sinirlenmeye başlamıştı ''Ne demek istiyorsunuz yani, görmüyor musunuz herkesin dilinde, herkesin elinde olan, niteliğini ve değerini kanıtlamış bir eserden bahsediyoruz, dediğiniz gibi yazar tekrara düşseydi bunca insan fark ederdi herhalde, bir tek sizin fark etmenizle kalmazdı sorunu bence kendinizde arayın.'' Haklısınızdır tabii ki, bir eserin değeri ona ilgi duyan kitlenin fazlalığıyla eş orantılıdır sonuçta. Kimsenin okumadığı bir eseri okumak size caka sattırmaz haklısınız doğrusu, sizi kitabınızla baş başa bırakayım iyi günler.