küçük kız çocuğunun kurduğu bir düş
insanın içinden atmayı dilediği şeyin
bir düş gibi görünüp aldatması insanı
ne kadar inkar edersen et
değişimin kalın çizgisi yüzüne vuruyor
dedim küçük kıza
güneşin saçtığı kızıllıkta
ne güzel olurdu diyip duruverdi
kırmızı şarabın yarattığı hoşluğun içinde
ne güzel olurdu
değişimi görmesi
onu küstahça avucumuzun içine alır
değişmek istememenin patavazlığıyla değişimin yankısını hissederdik
yüzümüzde bir kez daha
ne güzel olurdu
değişimin bize doğru yükselen
çizgisini izleyebilseydik
belki o vakit bu kadar yabancılaşmazdık
birkaç yıl öncesi portremize
ve eminim çok güzel olurdu diye son bir kez mırıldandı:
“Değişimin bizdeki tesirini gözlemlemesi
henüz değişimin çocuğu değilken”