Midemde Afganistan kadar aç bir bulantı.

Karnımda ağrıyan ülkemin ahlaksızlıkları.

Kanlarından tekrar doğurmak istiyorum göğü.

Ama bekleme artık benden diri bir ten,

Korkunun elleri kemiklerimi kırıyorken.


Solan çiçekler sarkmaz bir tek vazodan,

Çok ağlayan kadınlar da sarkar.

Kaskatı kalır yumuşacık elleri.

O saatten sonra mezarına bırakılır,

Kapısına koyulmayan kamelyalar.


Posta kutularının gündem olduğu,

O kıymetli zamanlarda yaşamak isterdim ben.

Biliyorum bir güvercin olsam şimdi

İstediğim yere gidemeden

Yakalayıp, keserler ellerimden.


Hislerimi hangi elektronik eşyaya koymaya kalksam

Ben oluyorum çarpılan.

Mesela bir mum, bir kalem, bir kağıt olsam

Ve tüm korkularım geçse,

Okuduğumda üç kulhu bir elham.


Herkesin dindarlığı Allah'la onun arasında,

Ama dün-ü dar insanlar

Diğerlerine yaşamı zindan kılmakta.

Yeryüzünün iyi adamları sessiz kaldıkça,

Kötülüğün fısıltısı dünyada yankılanmakta.


Biliyorum son peygamber gitti ama

Bir dur yok mu tüm bu olanlara

Vahiy gibi düşer mi iyi adamlar

Yeryüzünün kulpu kırık,

Posta kutularına.