">Gençleşme tedavisini öylece bıraktığımı hayal edemiyorum. Bütün bunlarda niye vazgeçsinler ... Çocuksuz olmak, sonsuza dek yaşamak için ufak bir bedel gibi.

...

-Neden yapıyorsun? Senin gibiler neden çocuk yapıp duruyor?

+Neden mi? Kendimi, sonsuza dek yaşamak isteyecek kadar sevmiyorum.

-Buna yaşamak denir mi?

...

-Bu işin yürümeyeceğini biliyorsun.

+218 yıldır yaşıyorum. Çok fazla şey gördüm. Ama onun sayesinde her şey yeni. Her şeyi onun gözünden görmeye bayılıyorum. Gözleri çok parlak. Hayat dolu. Ölü değil, seninkiler gibi. İlk adımlarını hatırlıyorum, ilk gülüşünü, ilk 'anne' deyişini. Tüm bu anları hatırlıyorum çünjü biliyorum ki çok anım olmayacak."

---------------------------------------------(Love, Death and Robots: "Pop Squad")


" ... Yine de her birimizde bulunan ölümsüzlük potansiyeline karşın kendimize çocuk yapma iznini nasıl verdiğimizi merak edebilirsiniz... Politikamız, kendimizden daha üst seviyede olan bireyler üretmektir... Bu yüzden bir miktar çocuğa ihtiyaç duyarız."

-----------------------------------------------------------------------(Last and First Men)


Çocuk yapmayı kendi hayatım açısından doğru bulmadığımdan dolayı çocuk yapılmasına yani üremeye karşı değilim, bu bir karşıtlık durumu değil aslında. Karşı da olamam çünkü evrimin karşısında durmak mantıksız, sadece bir tercih olabilir bu ve de kendi açımdan evrime olan katkımı ve katkı hedefimi yeterli buluyorum. Burada aramak istediğim şey; gerçekten çocuk yapma kararının nasıl alındığını çok merak ediyorum.


Açıkçası bunu araştırmaya başladığımdan şöyle bir tuhaflıkla karşılaştım: ‘’Neden çocuk yapmıyoruz?’’ sorusuna cevap veren, bunu düşünmüş ve kendine göre mantıklı argümanlar üzerine oturtmuş birçok insan, yorum, açıklama, çalışma…vb. ile karşılaştım. Ancak ‘’neden çocuk yapıyoruz?’’ sorusuna cevap vermiş insan, yorum, açıklama, çalışma…vb. o kadar çok zorlandım ki hatta genelde bulduğum cevaplar ve kendi yorumlarımla bunu 10 cevapta toplayabildim. Az olduklarından dolayı buraya yazmak istiyorum bunları:


1.Çocuğun ev idaresinde ve aile üretimine/ekonomisine olan katkı potansiyeli


2.Yaşlanıldğında kendilerine aile bağı aracılığıyla yardımcı olacak yetişkinler yetiştirmek


3.Dini teşvikler, olumlamalar


4.Aile içinde ‘’bebek-çocuk’’a karşı oluşa sevginin kişiyi kişisel olarak iyi hissettirmesi, sevilecek ve bakılacak birisini istemek.


5.Bir insanı yetiştirmenin sorumluluğu, bir insana güzel bir hayat sunabileceği düşüncesi, kendimize verilmeyecek şansların yani bize bu hayatta sunulmayanların intikamını alırcasına bunu kendi çocuğuna sunma arzusu, kendisinde eksik olanları çocuğunda tamamlayarak aslında bir nevi kendini tamamlamaya yaklaşma düşüncesi…vb. kendini tatmin etmek


6.Miras


7.Çiftlerin hayatlarında odaklanacakları yeni ve büyük bir sorumluluk ve güzellik ile; var olan sorunlarını çözeceklerini veya artık hayatlarında bulundukları seviyeden sıkılıp kendilerini bir üst seviyeye (zorluk açısından) taşıyacak yeni bir şey yapmış olmak.


8.Toplumsal statü


9.Çocuk yapmamak için sayılmış ve sayılacak nedenleri yeterli veya doğru bulmamak


10.Evrim


Açıkçası ‘’Neden Çocuk yapmıyoruz?’’ sorusu hakkında daha çok düşünülüp ‘’Neden Çocuk yapıyoruz?’’ sorusu hakkında çok düşünülmemesinin sebebi çocuk yapmanın, üremenin temelinin ‘’Evrim’’ olması. Çocuk yapmamak; evrime, içgüdülerimize karşı olmak olduğundan bunu çok düşünmemiz gerekir doğal olarak. Çocuk yapmayı çok düşünmeye gerek yok çünkü evrimden kaynaklı bizim içimizde kodlanmış bir eylem zaten.


Ancak, benim burada cevabını aramaya çalıştığım başka bir şey ise şu: Evrim ve Çocuk yapmanın ilişkisi tam olarak nasıl bir temelde? Yani ilişkisi tam olarak nasıl tanımlanır ve açıklanabilir?


Şöyle ki evrim bence şöyle işliyor: İleriye doğru akan linner Zamanda yaşam devam ettikçe ve dünya ile olan ilişkimizde gerçeklik üretim ve tüketime bağlı olarak değiştikçe, evrim bizi hep bir üst seviyeye taşımaya çalışıyor çünkü amacı bu. Bu sadece biyolojik olarak değil, aynı zamanda ruhsal-medeniyet açısından da öyle. Geçmişin kabulleri artık birer saçmalık, bugünün doğruları ise şimdiden çürümeye başladı bile.


İnsanlar olarak ölümlü olduğumuzdan ve asıl olarak ruhsal-medeniyetsel evrimimin insan yaşamının 0-55/60 yaşları (benim ortalamam bu, yaşlılığı temelde kanser gibi bir hastalık olarak kabul ediyorum) arasındaki yaşantıların şekillendirdiğini baz alırsak, bizim çocuk yaparak onlara kavramları öğretmek yerine keşfetmeyi öğreterek insanlığı bir üst noktaya taşıyacak nesiller üretmeliyiz. Aslında siz farkında değilsiniz de içgüdünüz de bunun için var ancak bizim sıkıntımız biz çocuklara bir şeyler öğreterek yanlış yapıyoruz, onlara öğretmemiz gereken tek şey keşfetmek. Bunu da yapmıyoruz çünkü biliyoruz ki onlar yaşamaya devam ettikçe bizler geride kalıp onların evrimini izleyecek ancak katılamayacak olacağız ve bu bize acı veriyor, bundan, önemsiz olmaktan korkuyoruz ve aslında bu yüzden medeniyet-ruh olarak evrimimizde ilerleme kaydetmekte zorlanıyoruz. Anlamamız gereken şey şu: Bizler de gençtik, bizler de zamanımızın efendisiydik, ancak artık zaman bizim ona yetişme gücümüz azaldığından dolayı artık çocuklarımızı kandırıp onların zamanın yeni efendileri olmalarını engellemeyi bırakmamız gerek, onlar zamanda zamanla birlikte ilerleyip dünyanın hakimi olurken biz geride onlara boyun eğmiş şekilde onları izlemek ve yollarından çekilmek zorundayız, insanlığın evrimi için, medeniyet-ruhsal açıdan bir sonraki adıma geçebilmek için.


Siz de hissetmiyor musunuz? Bizi yetiştiren nesil ve onları yetiştiren nesil bizi engellemeye çalışıyor farkında olsa da olmasa da? Kendilerine itiraf etseler de etmeseler bizden nefret ediyorlar? Yaptığımız şeylerin devrimi ile yanlış olan şeyleri sıra sıra yok ederken aslında onlara yapmış oldukları yanlışları göstermiş olacağız sıra sıra? Anlamıyor musunuz, ödleri kopuyor biz bir şeyleri doğru yapacağız da kendilerini yargılamak ve suçlamak zorunda kalacaklarından? Bizden nefret ediyorlar çünkü korkuyorlar ve bizden ödleri kopuyorlar çünkü biz ne kadar biz olursak onlar kaçtıkları gerçek kendilerinden artık o kadar kaçamayıp yüzleşmek zorunda kalacaklar?


Benim Çocuk yapmak-Evrim ilişkisi hakkında sorularım şunlar:


Ölümsüz olup kısır olmak ile ölümlü olup çocuk yapmak arasında bir seçim ile karşı karşıya olsaydık, neyi seçerdik? Yani evrimimiz için sürekli yaşayan insanlar yeterli mi yoksa aslında nesilden nesle aktarılan medeneiyet-ruhsal evrimin bir insanın 0-55/60 yaşları arasındaki büyüme potansiyeli içinde barınan sıfırdan gelişim ivmesine ihtiyaç mı var?


Peki biyolojik olarak yaşlanma bazlı ölümsüz olsaydık, yani çocuk yapma yeteneğimiz olsaydı hala ve belli bir yaştan sonra yaşlanmayıp yaşlılıktan ölmediğimiz ancak silahla vurulma, araba kazası…vb. ölümlerin hala var olduğu bir dünyada; çocuk yapabilmek ve bunun karşısında popülasyon kontrolü için belli bir ortalama belirleyip yaş sınırı koyup nispeten yaşlıları öldürür müydük? Sırf çocuk yapabilmek için?


Evrimin-Üremenin temeli; ölümsüz olmadığımızdan dolayı neslin devamlılığını mı sağlamak yani evrimden doğan üreme içgüdüsü sadece var olmayı mı devam ettirmek istiyor yoksa henüz var olmakla yorulmamış ruhlar ve vücutlara aktarılan genetik ve medeniyet veriler ile; büyürken bir üst neslin verilerinden devam edip bir sonraki noktaya gelişim gösteren yeni yaşamlara, mı ihtiyacımız var? Var’lığın sürekli ve sürekli aynı ruhlar-vücutlar yerine, Var’lığın verisinin aktarılarak sürekli olarak farklı ruhlarda mı yoğrulmasına ihtiyacı var evrimin, insanlığın? Yani insanlık sürekli var mı olmak istiyor yoksa var olmanın sürekli farklı vücut ve ruhlarda deneyimlenerek var olmayı tehlikeli bir oyunla kendine mi kanıtlamak istiyor; bak her şey zorlaşıyor ama hala varım ama yetmez acaba hala var olabilecek miyim mi diyor? Yani insanlık ve evrim, aslında var olmaktan çok var olmanın şüphesiyle mi ilgileniyor? Belki de evrime göre var olmak diye bir eylem zamansal mantık açısından ölümü ve bu yüzden de var olmanın şüphesi canlılığı temsil ediyordur? Bence evrimin ilk icatı doğum değil ölümdü, hala en güçlü silahı ölüm çünkü ölmek demek, var olmak için doğmak zorundasın demek.