"Hayat, insanın geliştirdiği düşüncelerin ardında iz sürmeye başladığında bu düşünceler insana ait olmaktan çıkıp önce teslim alınan sonra da tekrar iletilen mesajlar haline geliyor. Bu bağlamda her şairin her gerçek sanatçının kendi iradesi dışında bir peygamber olduğunu söyleyen Puşkin'e hak vermek gerekir" der , Tarkovsky endi filmi "Kurban" üzerine düşüncelerini aktardığı bir makalede...

Ruhun iştihasının önüne katılmış,
o çöllerde,
                                 aç ve susuz;
Bir melâike, altı kanatlı,
                                 eğildi bana doğru,
Yolun kavşağa dal budak
                                 saldığı yerde.
Ve nurdan parmağıyla
Dokundu gözlerime hafifçe:
Ve bakan gözler,
                                 O korkusuz-gerçek gözler,

ürkütülmüş kartallar gibi uyandılar,
ve kulağıma parmağını soktuğunda,
ses, seda da, doldu içeri:
Ve hissettim fecrin depremini,
Meleklerin yıldız esintisinde uçuşunu,
deniz hayvanatının gizli göçünü,
düşük asma bıyıklarının dokunumunu.
Ve elini gırtlağımın derinliğine soktu,

ve çekip kopardı dilimi,
o kibirli, günahkâr ve
                                      korkak dilimi,
ve donmuş dudaklarımın kenarından,
kanıma bulanmış eliyle

Bilge çatalını soktu yılanın.
Ve göğsümü deldi kılıcıyla,
aldı sarsılan kalbimi oradan,
Ve soktu içeri açık yaramdan,
aleve gebe bir kömürü.
Ölü gibi yattım çölün kumu içinde,
O zamandı bildirdi bana
                                   Tanrının sesi:
"Ayağa kalk, Peygamber ve
                                      gör ve duy,
beyan et beni dört bir yana,
Ve aşarak karaları ve denizleri
sözünle yak yürekleri."