Kuramsal olarak haklı olabilirsin ama pratikte tamamen haksızsın. Çünkü temel kural ne der; fail dönüşmedikçe fiil işlenmemiş gibidir. Dolayısıyla karakterin tepkisizliği dramaturjik olarak bir işine yaramaz. Çünkü seyirci olmayanı görmez. Olanı görmemesi zaten konumu gereği mümkün değil. Seyirciye ancak olanı gösterebilirsin. Bundan gayrısına uğraşmak da sana boşa kürek çektirir ve senarist olarak sen bunu istemezsin. Tabi eğer Zeki Demirkubuz değilsen. Bir ömür boşa kürek çekti sonra baktı elinde kürek bile yok. İsa’dan bu yana 1984 yıl geçmiş olmasına rağmen de bunu anlamamış olması tam bir felaket. İsa öldüğünde 33 yaşındaydı. Yani öyle diyorlar. Ben o sırada orada değildim. Sen de orada değildin. Aslında Bertrand Russell’a bakıcak olursak İsa bile o sırada orada olmayabilir çünkü Russell’a göre “aktarılan deneyim her zaman kusurludur, nihai hakikatin ne olacağını cennette göreceğiz” diyor bu dünyada değil.

-Bitti mi?

Bitmedi, sana çok şaşıracağın bir şey daha anlatacağım. Şimdi senin bu İbn Haldun vardı ya, “Coğrafya Kaderdir” diyor. Buna mukabil Arap’ların kralı Muhammed’in tanrısının kitabı kuranı kerim’de kader kelimesi hiç geçmez. Hatta kavramsal olarak bu tanrı kaderle hiç ilgilenmez bile diyebiliriz. İlgilenmez çünkü her şeyi bilir. Tanrının her şey bilmesi demek bu arada benim ne yapacağımı bilmesi demek değildir. Tanrı, ben her ne yaparsam onun sonucunda ne olacağını bilir ama benim ne yapacağımı bilmez. Eğer zaten bilseydi iki şey olurdu; bir, zulmü açıklayamazdık. İki, eğer gerçekten yaradan oysa beni boşu boşuna yaratmış olurdu çünkü yaptıklarımdan sorumlu olmazdım. Verili kader anlayışı günahkar Muaviye ve soyunun bir uydurmasıdır. Oysa durum başkadır. Mesela bak şöyle tarif edeyim: Şimdi benim yapıp ettiklerime göre -amel diyorlar ya- elli tane cennete elli tane de cehennemde karşılığım olduğunu düşün. Tanrı bu lanet olası dünyaya ta tepeden zamandan kurtulmuş bir şekilde bakıyor ya, işte o yüzden bütün sonuçları aynı anda görür o yüzden sonuçla ilgilenmez ama süreçle ilgilenir. Çünkü o sırada ne olacağına ben karar veririm. Ve eğer ben yanlış bir karar verip de cehenneme doğru sürüklenecek olursam Tanrı şeytana bir de benim bilincimde mahcup olmak zorunda kalacaktır. Ya işte bilinç böyle korkak ediyor hepimizi…tanrı dahil hepimizi. Gerçi bundan da emin olamam ya çünkü ben tanrı değilim.