Ağızda gevelenen sözler,

Midede sıkışan bulantılar.

Odaların kenar dikmelerinde,

Dört mevsimi içecek kadar susamış,

Delirmiş saatten mafyalar öldürmeye meyilli.


Trilyonluk borçlu dünyadan, alacaklı insanlar,

Çarklar arasında sıkışan bedenler var.

Kopan etler afiyetlik,

Sofralarda yeşil zeytinler bile var.


Olay örgüsü beyazdan siyaha,

Yavaşça kirlenen bir sabırla akıyor.

Gözlere çekilen siyah şeritler var.

Suç mahalli içimizde, içimizde bir yerlerde.


Hayatlara çıkılan kaçak katların,

Çimentodan çalan müteahhitleri,

Ağızlarında şerbetli yeminleri var.

Hiç sevilmemiş yanlarında,

Enkazlar ve tuğla yığınları.

Toz duman içinde top oynayan çocuklukları var.


Hay aksi,

Radyasyon neslinin sakinleri,

Kolesterol etkisine girmiş.

Neşe kayıpları da bu yüzdenmiş.


Büyüdükçe eksilen tatlar,

Gittikçe eksilen salçalar ve tuzlar,

Acı ayçiçeği tadında buruşmuş yüzler,

Çöpe atılan kâğıtları andırıyor simaen.