Husuf vakti bana nehyedilenlerden kendimi sakındıkça oldu tüm bunlar.
Berzah mıydı kaldığım yer emin değilim ama efdal olan oydu
Hezeyanlar arasında çıldırırken rahatım iyiydi
Teoride kalmıştım ve pratiğe dönmeye niyetim yoktu.
Ünsiyetimle derdin neydi neden beni giryemde boğdurdun?
Hecrettiklerimin toplamına döndüm.
Beni bir çatışmanın ortasına attın ve arkana bakmadan kaçtın.
Şehit falan olman gerekmezdi kendini bana feda edebilirdin.
Tamam hegemonya altında olurduk ama soylu başkaldırışlarla anılırdık.
İniltilerimi duyduğunu biliyorum o zaman neden uzuyor bu sürgün neyi bekliyoruz?
Biçimli bi’ zevrak yetmez mi yanına gelebilmem için.
Ama nasıl gelinir?
Nasıl aşılır tüm bu karalar, dağlar, deniz ve vadiler?
Günlerdir bana ilham olacak o rüyayı görmeyi bekledim.
Ne biliyim en azından gideceğim yolu gösterirsin, en azından bir işaret, bir ipucu, bir iz.
Ama yok hamûş kalmış gibisin
Anlamlandıramadığım tek şey rahimden neden çıktığım.
Ve bu hatayı defalarca yaptım.
Her yılbaşı, her aybaşı, her hafta başı, her saat başı, her dakika başı sancılarla doğurdum kendimi
Oysa hiç gereği yoktu.
Evet efendim burada bana gerek olduğunu düşünmüyorum!
Saygıdeğer siz ve salondaki diğer üyelere bunu detaylarıyla izah edebilirim fakat bunun gereği de yok.
Şayet bendeki bu düğümü çözerseniz tecerrüt edebileceğim tek şeyi elimden almış olursunuz.
Birkaç ay önce sunturlu bir geceye uyandım. Hah dedim gitme vakti geldi sonunda.
Biraz acı çekebilirim ama sonunda rahme dönüyorum.
Tabii biraz da korkuyorum.
Çünkü ölmek nedir bilmem ben.
Defalarca doğmama rağmen bi' kez bile hakkıyla ölemedim.
Ne yazık ki o geceden sonra her gece aynı saatte aynı titreyişle uyandım, dedim bu sefer oluyor sanırım .
Gözlerimi açtım kapadım tekrar tekrar denedim ama hala aynı yerdeyim, burada!
Kokuşmuş, cılkı çıkmış, tekrara düşmüş ve bi’ o kadar uğursuz bu gezegende.
Burada kalmaya değer hiçbir şey bulamayışımın birçok nedeni var.
Lügate baktığımda buna "lebensmüde" demişler fakat hepsi safsata
Bunca acıya, bunca kepazeliğe rağmen deli gibi yaşam haykıranları çok defa gördüm.
Üstelik bunu isterken kendilerinden şüphe etmiyorlardı.
Oysa ben yaşamaya içimdeki o alçak korku sebebiyle razıydım.
Öteki taraf nerededir yolu nasıldır bilmem ama rahme dönsem yeter.
Kordonumu koparmasınlar, beni ait olduğum yerden çıkarıp ağlatmasınlar, evimi başıma yıkmasınlar başka bir şey istemiyorum.
Nasıl bir cünhâya bulaştım da başıma bunlar geldi anlayamıyorum.
Tamamladığım her güne kerte atmak kaderim.
Şimdiyse elimde sararmış binlerce kağıt, tükenmiş onlarca kalem ve ehvenişer vaziyette bekliyorum.
Olur da bir gün kızıl elmama kavuşursam cenazemin başında basacağım kahkahayı!
Ve bu yüzsüz sırıtış, yanılmıyorsam ilânihaye sürer
Son olarak; Ey kendim bu cüdâ bir gün bitecek,
attığın kertelerle örülen duvarlar bir gün yıkılacak,
aradığın hürriyeti buradan birkaç ışık yılı uzaklıkta bulacaksın.
Esra Hızıroğlu
2024-08-10T21:48:42+03:00“Bunca acıya, bunca kepazeliğe rağmen deli gibi yaşam haykıranları çok defa gördüm”