Ey bütün eskimiş yanılgılarımın köhne tohumu

Suyun gürleyen sesi!

Çağlayan ırmakların boran mevsimi

Şavkıyan kebir!

Bana öğrettiğin bütün kadim hecelerinle adını bin yıl andım

Dilimi boyunduruğuna vurdum ipini boynuma kadar saldım

Geçmedi fakat küheylan ölüsü yasakların

Ey benim kutsal kekelemelerim; Baba, Rabb!

Hırs makamı, gafil sofraları, yan çizen romanlar, budalalıklar

Yaşamaktan öte yaşatmamaya yoğrulan kitap

Söyle! İnancın bana hangi yolu göstermişti

Ya neden yedi gece yedi gün sustun?

Yalnız yaşatarak kurtuluşu buyurman

Tutulmuşken sıçramaya olan hevesim

Neyin nesiydi!

Ey damarlarımda yankılanan vahâmet buyrukları

Yüreğime aşkınlığı tattırmayan irin

Sırtıma karıncalar vardıkça devindi mi bedenin?

Öylece gösterip de düğüm düğüm alnacımı

Bendimi mahvederken o akışkan uzuv

Sen, sahte hakikât!

Mihrabımdan göğe ulaşmak için tuttuğum yemin

Kinimi o hoyrat bahçendeki intizarla süsledin

Ey kuşkuya set çeken büyüleyici inançlarım

Gece kâbuslarım; Baba, Rabb!

Ufkuma karanlığını süren faslı hitap!

Kutsal korkum, bütüncül yasağım

Ömrüme doğrulttuğun her gece adınla nefesimi yaktım

İpinle belimi kuşattım, sesimle göğünde çattım

Çocukluğumdan beri dudak çatlatan kor susuzluk

Söyle! Ya ne vakit korkmaz oldum yıldızlarına bakmaktan

Ey nefesinde kıvrılmış sürüler yaratan!

Ben, gayrı durmak isteyen yoluna

Ben, gayrı durmak isteyen yoluna, beni duy ki!

*

Duy ey inkâr eden aklın mâbedi!

Mühür gibi hatırladığım hıfzımdaki ezberi;

"Kurtuluş uyanmakta! Kurtuluş uyanmakta!"

Duy ey hazzın masallarına düşkün kör istenç!

Öteki fakirden işittiğim yüce sözleri;

"Sen, ömrünce girdap bilirken yolunu

Yüreğin varacak aşkınlığa

Her ân bir nişan gibi gögsünde taşırken O'nu

Hem de her ân gelirken yolunda peşin sıra

Önce saçmalıklar, boynuna garabeti vuracak

Hırsınla haykıracaksın inandığın doğruna:

"Kuşkun değil senin, özün gerektir bana!"

Sonra bir ip gibi yola yeminle bağlanıp

O'na dimdik bakıp uçurumu göremezken!

Girdapta sanırken kendini, aşkınlığı bulacaksın

Ne yüzün ne sesin artık sana fayda vermeden

Böyle bir kurtuluşla ki her tümsekten aşarak

Durmayı öğrendiğinde ve teslim olduğunda

Önemsizliğin, gözlerinden yorgun coşkunu alacak

Dilinin, adanmaya yetmediğini anladığın o vakit

Yükseğinden? taşlar bir bir dökülecek yoluna

Tutkunu O'na vereceksin, inanç O'na sunulacak!"