Rakının kadehten kopan her yudumunda, bir başka balık kadehten süzülüp içime; kuytularıma doğru yüzüyor..

Kısa bir şaşkınlık muhasebesinden sonra hatırlıyorum, nihayet..

Her kadehte boğduğum yalnızlığım, her seferinde balık olup bana süzülüyor yeniden..

Korku ile pişmanlık, sancı ile suçluluk arasında bir yerde duruyorum..

Girmediğim bir binanın, elli beşinci katındaki balkonda ve tam ucunda..

Üstelik üşüyerek usulca, yalınayak..

Sonra saksı olup balkonun demirinde, açmayan çiçekler büyütüyorum içimde..

Tıpkı sana benzeyen..

Sonrasında aniden bir çığlık..

Binanın çatısından kurtulup, çakılmak için zemine doğru ilerleyen küçük kız çocuğunun eli dokunuyor kenarıma; tanımadığım..

Henüz küçük bir çocukken, kurşun askerden ordumla yendiğim komplekslerim geliyor aklıma..

Elli beşinci katın balkonunda üşüyen bir adam, üstelik yalnız, çıplak; hatta midesinde balıklar yüzen..

Kadehten süzülen her balık, içimde; kuyruğu ile tokat atmaya başlıyor kalbime..

her tokat dengemi, her denge beni sarsmaya başlıyor..

Tam ucunda, balkonda, yukarıda..

hızla düşerken çakılacağım zemine, yırtıcı bir kuş eşlik ediyor bana daha önce hiç görmediğim..

Hayvanca bir duygu bu..

kompleksten ve yırtıcılıktan uzak..

Çakıldığım beton zeminde, çiçekler açıyor..

saksı olup içimde büyütürken, bir kere bile açmayan çiçekler....