Hiçe saydığın kendine vurulan her darbe bir hiç niteliginde, hava da toz oldu gitti.

Kendine saygısızlığın, melek sandığın insanların ekmeklerinde tereyağı olmaya inatla devam etti.

Kendini görmedikçe, sana atılan her darbe makul bir hareket sayıldı.

Kendini sevmedikçe, sana yapılan her yanlış normal bir yanlış kabul edildi.

Kendini reddettikçe sen, reva saydığın her şeyle iyi kalpli sanmaktan öteye gidemedin insanları.

Herkesin karanlığını reddedip güzel sanarken her kalbi,

İnatla bütün bıçakları kendi kalbine sapladı ellerin,

Kendinden öte suçlu bulamadın hayatta,

Annen izin vermedi başkasını suçlu görmene.

Onlar izin vermedi, hep sen kötüydün.

Oysa şeytanlar hep melek ilan ettiler kendilerini.

Sahi sen polyanna, ne zaman hayatı onlarda görebilecek kadar sevdin kendini?

Sahi sen, ne zaman kendine saygı duyacak kadar arınmak istedin karanlık ruhların ruhuna işgalinden.

Sen ne zaman duydun şefkatinin kırılmış sesini?

Yitirdikleri sana karşın, herkes şeytandı da.

Sen illa kendini kötü bildin.

Sana yükledikleri karanlıkları omuzlanıp sırtına,

İnadına dedin ki ben kötü biriyim ben karanlık bir ruhum,

Şeytan geçip karşına, tebessüm etti acına.

İşte bu! İstediğini elde eldetmişliğin temiz zaferi!

Polyanna yenildi, ah polyanna!

Merak etme, sen yine kendini suçlar

Onları affeder, melek sanarsın.

Onlar ardı ardına saplarken bıçakları göğüs kafesine...

~Fehmekar