Romantizm ile birine takıntılı olmanın belli noktalarda ortak kesişim alanları vardır. Yapılan bir davranışın romantiklik mi, maçoluk mu olup olmadığını niyet belirler. Örnek verecek olursak her zaman yanındayım cümlesi; her zaman yanında olmak, karşı tarafa takıntı durumu da olabilir karşı tarafa değer verildiğine dair sevgi sözcüğü de olabilir. Özellikle son yıllarda genç kuşakta bireyselleşme farkındalığı arttı ve insanlar kendi özel alanlarını artırmak istiyor. Ama romantizm, temelinde bireyselleşmekten ziyade biz olma hali olduğu için bireyselleşme ile kavramsal olarak ayrışıyor. Yani toplum olarak ve kuşak olarak romantizmi, bireyselleşmenin arttığı bir topluma entegre etmemiz gerekiyor. Basmakalıp romantiklik adı altında karşı tarafın özel alanına müdahale edilecek kalıplardan ziyade, bireyselleşme ile bütünleşebilecek sevgi sözcükleri kullanmak daha doğru olur. Bu bilincinin oturması ödevi sanatçılarımıza düşüyor. Sanatçılar toplumu bilinçlendirmek adına önayak olan duygu ve düşünce insanları değil midir? Toplum olarak maalesef bu görevi kendi kendimize yapamayacağız. Bu konuda sanatçılarımıza çok ihtiyacımız olacak.