1)     Öncelikle kendinizi bize tanıtabilir misiniz? Sizi, sizin kelimelerinizle tanıyalım.


Ailemin ve arkadaşlarımın Lulu/Lülüsüyüm. Üniversitedeki hocam Ali Özçelebi aracılığıyla sorgulama kapılarını aralayabilmiş birisiyim. Son yıllarda da sanırım yaptıklarımla “düşünsel olarak esnekliği nasıl geliştirebiliriz?”e kafa yoruyorum.



2)  Çok memnun oldum. :) Peki, geçelim ikinci sorumuza. Çocuklara uygun kitap seçimi nasıl yapılır? ‘Yaşına uygun’ söylemi bir kriter mi? İyi ve nitelikli bir çocuk kitabında hangi nitelikler olmalı?


“Çocuklara uygun” çok esnetilebilecek bir yaklaşım. Neye ve kime göre çocuklara uygun diye sormak lazım bu soruyu yöneltenlere…

“Yaşına uygun” kimi zaman evet, kimi zaman öyle bir sınır konulamaz ki diyebileceğim bir nokta…

“İyi ve nitelikli bir çocuk kitabı” yanıtlaması öylesine zor bir soru ki. Öyle çok şey var ki. Sanırım okur olarak benim için öncelik dilde ve anlatımdaki yalınlık, akıcılık, sıcaklık olsa gerek. Resim, çocuk kitapları denildiğinde apayrı bir unsur. Nitekim okurlar olarak neredeyse tamamen sözsüz olan eserlerle buluşmuşken sözlerle anlatamadığımız ve/veya okuru anlatmak istediğimizin daha da ötesine geçiren unsurdur resim. Bir çocuk, tekrar tekrar “oku” diyorsa veya kendisi elinden bırakmadan, her şeyden soyutlayarak okuyorsa işte orada “iyiden” ve “nitelikten” bahsedebiliriz. Çünkü okur bize tüm bunlarla şunu söylemek istemiştir: Bu eser bana göre. Bir başka deyişle eserin niteliğinin değerlendirmesini yapacak olan “okur”un kendisidir.

 


3)     Bir çocuk kitabının içinde hoş karşılamadığımız davranışlar olması çocuğu nasıl etkiler? Bu davranışların bir çocuk kitabında olması ne kadar doğru?


Bahsedilen olumsuzlukların etkisinde belirleyici olan çocuğun bulunduğu okuryazarlık ortamıdır. Bu hem okuldaki hem de evdeki ortam için geçerlidir. Çünkü etkinin olup olmamasının belirleyicisi eser hakkında yapılan paylaşımlardır. Paylaşımdan yoksun bir süreç sadece eserler için değil aynı zamanda günlük yaşamda da geçerlidir. Bununla birlikte kısa bir süre önce yapılan Çocuk Edebiyatı Zirve’sine katılan konuklardan Can Çocuk Yayınları'ndan Mehmet Erkurt’un söylediği “edep edebiyatı” ifadeleri açısından da sorunun üzerinde bir kez daha düşünmekte fayda var.



4)     Masalları çocuk edebiyatından sayıyoruz. Ama birçok masalın içerisinde çocuğa uygun olmayan öğeler var. Masallarla ne yapacağız, onları çocuklara okutmalı mı yoksa bırakmalı mı? Özellikle de klasik masalları…


Tabii ki Değerli Recep Nas öğretmenimizin de belirttiği gibi hem de ballandıra ballandıra anlatmamız ve o sınırsız hayal gücünün ürünü olan bu eserlerle çocuklarımızın buluşması için bize ne düşüyorsa onu yapmamız lazım…



5)     ‘Çocuk edebiyatı ülkemizde gelişmedi.’ Söylemi ne kadar doğru?


Edebiyat okuruyla gelişir…



6)     Çocuklara okuma sevgisi aşılamaya çalıştığımız süreç nasıl gelişmeli? Bu süreçte doğru bildiğimiz yanlışlar neler?


Sevgi aşılamanın anahtarı Rousseau’nun dediği gibi “öğrenme isteği uyandırmak”tır. Sorudaki doğru bilinen yanlışların kaynağında da istek uyandırmanın öneminin farkında olmamak yatmaktadır.



7)     Çocuk edebiyatı için akademide ne tür çalışmalar yapılıyor?


Akademik olarak eserlerin belli yönlerden analizleri ve deneysel çalışmalar yapılmaktadır.



8)     Ömer Seyfettin’in hikâyelerinin ilköğretim okulları için uygun olmadığı söylenmeye başladı. Bu konuda sizin görüşleriniz neler?


Bu soruya dair düşüncelerim üçüncü soruya dair açıklamalarımla benzer.



9)     Peki ya yetişkinler, bizler çocuk edebiyatını neden takip etmeliyiz?


Gereklilik bildiren ifadeleri edebiyatla bir araya getirmek doğru olmayacak sanırım. Bu bağlamda Pennac’ın “okur hakları” adı altında söyledikleri öğretmen olarak uygulamalarımı da sorgulamama neden oldu.



10)  Bize en sevdiğiniz çocuk kitaplarını söyleyebilir misiniz? Bizlerle hem çocuk kitabı hem de bu alanla ilgili yazılan kitaplardan önerilerde bulunabilir misiniz?


Bu soruya eser adı belirtmek evlatları veya öğrencileri arasında ayrım yapmak gibi diğer okurların düşüncelerini önemsememek gibi geliyor bana. Sadece bildiğim bir şey var: bizi, biz insanları bu dünyadan mahrum bırakmak insan haklarına aykırı diye düşünüyorum. Bir diğer deyişle edebiyat yaşamsal önem taşımaktadır. 



Değerli vaktinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Sevgiyle kalın...


Prof. Dr. Hülya Kartal, Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü




Röportaj: Abdullah Furkan Doğan