Türk edebiyatında düşüncesi yüzünden ön yargılara konu olmuş bir isim Nihal Atsız. Sevenleri onu yüceltirken karşıt görüşlü kesim ideolojisinden dolayı yerden yere vurur. Bir kişiyi ya da olayı döneminden bağımsız olarak günümüze göre yargılamak sanırım her çağın kronik rahatsızlığı. Konuyu fazla uzatmadan Ruh Adam adlı esere değinmek istiyorum.

Genel olarak kitap okumayı seven bir insanım ve Ruh Adam'la geç tanıştığım için pişman olduğumu belirtmek isterim. Edebiyatımızda ağdalı dil kullanmadan da edebi değeri yüksek eserler ortaya konabileceğini kanıtlıyor Atsız. Ötüken Yayınları da oldukça kaliteli bir baskı ile eseri bizlere ulaştırmıştır.

Kitabın baş karakteri Selim Pusat, günümüzde bir yüzbaşıyken geçmişte de Mete Han ordusunda görevli bir yüzbaşı olarak tanıtılıyor. Geçmişte yaşadıkları, tekrar karşısına çıkıyor ve iç hesaplaşması başlıyor. Selim Pusat, rejim karşıtı görüşü ve açık sözlülüğü sonucu ordudan atılarak sivil bir hayat sürmeye başlar. Bu süreçte cefakar eşi Ayşe ve oğlu Tosun kendisine destek olurlar. Özellikle eşi de mesleği olan öğretmenliği icra ederken kocasının suçu yüzünden sürekli töhmet altında kalmaktadır. Ama her şeye rağmen bunlara katlanır. Ayşe'nin öğrencilerini eşi Selim'le tanıştırması, Selim'de ışıkları yakar ve geçmişle şimdiki zaman arası gel gitler başlar.

Kitabı okurken çok kere tüylerim diken diken oldu. Etkilendim. Eğer okumadıysanız bir kitapsever olarak tavsiye ederim. Selim Pusat'tan, Ayşe'den, Şeref'ten bir parça bulacaksınız kendinizde.