Kavak yelleri esiyor göğsümde

Tarlanın ortasındaki kurumuş ağacım

Toprağım havalanmamış henüz

Ceset çiçekleri çapalanır ruhuma

Hayatın rutubeti sinmiş üzerime


Çölde geçen yıldızsız herhangi bir geceyim

Çölün kumu saat misali akar ruhuma

Yolumu bulamaz kimseler

Bende bilmem zaten. 


Denizdeki fırtına öncesi sessizliğim

Alama kürek her bir zerrem

Döküntülerde kalmış aklım 

Ufuktaki bir yanılsama gibi

Dümenler benim üzerime çevrili 


Yılın kış yarısıyım ben

Yalancı güneş dahi uğramaz bedenime

Öngörülemez bir fırtına eser

Sıcağı görmemiş gönlümden

Sepken yağmurların altında bıraktığım düşüncelerim

Kar suyu misali akar zihnimin her bir köşesinden


Kasırgalardan, buz saçaklarından

Düşüncelerimin çalkalandığı uçsuz bucaksız denizlerden

Gözlerimin derinlerine inen en karanlık fırtınalardan beri gelemeyen 

Olmamış bir medeniyyetim ben.