Üzerine bir sis çöktü gecenin,
Kanlandı ay,
Fısıltılar....
Ruhlar ve gölgeler...
Ayak sesleri yumuşak yumuşak,
Ruhun üflenmesi...
Kafesin daralması,
Issız bir mezarlık ,
Mor ve turuncu mezar çiçekleri...
Bir duman yükselir bir mezardan
Birinin göğüs kafesinden yükselir bir ahhhhhh..!
Kim demiş azap sadece öbür dünyada çekilir,
Kim demiş cehnnemde odun var!
Peki boynunuzdan ayağınıza kadar uzanan ne, asılan ne yaşayanlar?
Kim demiş mahsumsunuz?
Peki ya bu mezar...
Peki ya bu mezar..
Peki ya bu mezar.
Sorgu meleği kapınızda
Sorgu meleği!
Gelecek elbette...
Nedir bu telaş?
Ayak sesleriniz ıslak zeminde yankılanır ,
duvarlara
Issız sokaklara
Loş karanlıklara...
Günahsızlar
Telaş telaş koşturmanız
Islak yanaklarınız
Al al...
Yanan gözbebeklerden yanağa süzülen sıcacık yaşlar...
yıkar mı zannettiniz sizi...
Hadi yakarın
Hadi
Hadi
Hadi!
Ne duruyorsunuz!
Affedilir belki
Affedilir belki ziyandaki ruhlar-ınız