Şimdilerde yazarlar söze nasıl başlıyor, açıkçası pek bilmiyorum. Duyguların dışavurumuna ayak uydurup kendimi o paslı boşluğa bırakmak ve o boşlukta kendimi tanımaya çalışmaktan daha fazlasını yapamıyorum. Hücrelerime kadar rutubeti almışken, bir kitabın sayfalarını yaşıyormuşum gibi, yavaş ama emin adımlarla akıl sağlığımı kaybediyorum ki belki bu kötü, anlaşılamaz hadise, dünya üzerinde yaşanan her hayal kırıklığına sessiz bir tepkidir. Delirmek… tepkilerin en sahicisi. Delirmek, kendini tanımak için atladığın boşlukta her süzgece takılıp kendini fazla hissetmekten kaybetmek. Şimdi birilerini karşıma alsam ve bak desem, görüyor musun gökyüzündeki sessiz haykırışları, duyuyor musun havaya karışmış binlerce iç çekişi? Cevap alamam herhalde. Omuzları eğik, yüzleri asık insanların kendi karanlıklarından daha karanlığı yaşayan insanları umursamadığı da yaşayarak edindiğim nihai tecrübelerimdendi. Belki fazla edebi cümlelere gerek yok delirdiğimi duyurmak için fakat insan bir anlatmaya başladı mı, kendi dilindeki her düğüm çözülüp öbek öbek kelimelere dönüşüyor. Durmak ne mümkün, hele ki yaşadığın kitap karakteri bariz bir şekilde delirmiş ve hatta deliliğin verdiği o karmaşık duygusuzluklara kendini çoktan kaptırmışken. Bir Rus roman karakteri olsaydım buz gibi havada, eski paltomla bir köprünün kenarında yürüyor olurdum ama bir Türk roman karakteriysem, bana en çok hangisi yakışırdı bilemem ama Hikmet Benol gibi anlaşılma isteğiyle yanan ruhum, en sonunda anlaşılamamaktan ötürü akıl sağlığını kaybetmiş bulunup bir günlere sığdırdığı tüm umudunu beyaz bir zemin üzerinde terk etmiş bulunmaktadır. Öyle ya, bir raf dolusu kitap arasından hep ayı yazara gider elim, ne zaman içim sıkılsa şuursuzca, içimden hep aynı hırıltılar yükselir, ‘Oğuzcum Atay, neden ben bir kitap kahramanı değilim?’. Rafları tüm deliliğimle tekrar tekrar arar ve kendimi kaybettiğim her hikâyenin sonunda yatağa girip saatlerce delirmeyi beklerim. Oysa ne güzeldir bu mevsimde aklın değil akılsızlığın esiri olmak, acıdan değil manadan gülmek, oysa ne güzeldir yaprak düşerken yine de şiirler haykırabilmek…