Ben Seda Acar. 28. yaşımı yaşıyorum. Eskişehir’de… Yeni insanlar tanıyorum ve yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorum. Kendimi de daha çok tanıyorum bu süreçte. Hayat neler yaşatır, neler çıkarır insanın karşısına, biraz daha öğreniyorum. Belki de bu zamana kadar öğrenemediğim çoğu şeyi öğrenmeye ve bazılarını hazmetmeye uğraşıyorum. Çünkü hayat öyle değişik rollerle karşılaştırıyor ki seni, sen bu hayatın içinde istemeden en iyi oyununu sergilemeye çalışıyorsun. İçinde kalan kelimeler, içinde kalan insanlar ve içinde kalan bir sürü yollar oluyor. İnsanın sadece eşya biriktirmediğini de bütün bunları yaşarken anlıyorsun. İçinde senin bile düşünmediğin yerlerde düşünmediğin şeyler birikiyor. Sonra yavaş yavaş ağırlık biniyor omuzlarına. Daha çok yoruluyorsun ve daha çok olgunlaşıyorsun. Kendine bakmaya, kendini sorgulamaya, hatta yargılamaya başlıyorsun. Ama yargıla. En çok sen yargıla kendini. Başkalarının yargılamasına izin vermezsin böylece. İnsanların senin üstünde bir hakimiyet kurmasına izin verme mesela. Sınırlarını koru çünkü insanlar hiçbir zaman sınırlarını bilmez. Kendinle daha fazla konuş sonra. Ne istediğine karar ver, ne istediğini iyi bil. Yolunu, yönünü iyi çiz. Sonra belki bir şeyleri değiştirirsin kendin için. Kırıldığın anları iyi düşün. Seni neyin, kimin, nasıl kırdığını iyi bil. Önemsiz gibi görünse de önemlidir neye, kime, nasıl kırıldığın. Seni aynı yerden kırmasına izin veriyorsan bile bir dahaki sefere daha keskin bir sınır çiz. Çünkü o duygular hep ruhunda bir iz oluşturur. Ruhunun izlerini iyi hatırla. Senin hassas bir ruhun var, hassas bir kalbin var, bunu unutma.