Biraz yağmur kimseyi incitmez diyorum. O yağmur yağıyor. Sonrasında güneş de açmıyor gökkuşağı da çıkmıyor. Nemli, iç bunaltıcı bir hava kalıyor sadece. Çamurlu vıcık vıcık bir hava. Sonra hava ısınıyor, toprak kuruyor. Güneş kalbime değecek olsa yakıp geçiyor, renklerini göstermiyor bana. Aynalara çarpıyor kafam. Düşlere götüren bir geminin varlığına inanıyordum. Artık ne renkleri görebiliyor ne de düş kurabiliyorum. Rotam olmadığı için yola çıkmanın bir anlamı da yok. Bana kimse seslenmiyor, kimse beni çağırmıyor. O şiiri okurken kalbim titremiyor artık. Birileriyle aynı şeyleri hissetmiş olmanın heyecanını duymuyorum. Rüknettin'in kalbine şöyle bir dokunsam nabız düşük der geçerim. Tanımam bile. Eve dön diye bağırsa duymam. İp uzatmam. O gemiye bin dese beni götüreceği yeri bilmiyorum. Binmiyorum bu yüzden, bu bunaltıcı havada duruyorum ve önüme öylece koyulmuş hayatımı yaşamaya devam ediyorum. Su yükseliyor, ben boğuluyorum.