Lanet olsun sizlere derim

Ve cennetteki tüm o acı meyvelere

Ve o sokak başındaki sinir bozucu hacılara 

Adalet diye zırvalıyorlar 

Hayır derim onlara her seferinde 

Hayır, bu acı hurmalar olsa olsa rus ruletidir 

Aşağalık bir rus ruletidir derim!

Sonra taşlarlar beni 

Kovalarlar beni düşkünler evine kadar 

Yarılmadık yerim kalmamıştır acı hurmalarını suratlarına tükürdüm diye



Düşkünler evinde soğuktan morarır ellerim  

Düşkünler evinde cennetten kovulanların kibrinde boğulurum

Arkadaşlar edinirim düşkünler evinde

Ağaçlardan dert yanarız beraber şu alık adama tatlı hurma var da bana neden acı diye gülüşürüz

Rus ruletidir derim pek anlamazlar

Sonra neden kovulduğumu sorarlar

Onlara beni kovmadılar derim 

Kaçtığımı duydukları vakit onlar da kapı dışarı eder beni 

Ayaklarım şişer yürümekten 

Karanlıklara yürümekten ayaklarım şişer 

Paranoya sarar yalnızlığımı 

Korkarım cennetten 

Korkarım düşkünler evinden 

Ve korkarım hacılardan 



Sözler veririm güneş üzerine 

Sözler veririm ay üzerine 

Sözler veririm korkmayacağım diye

Yılllar yılları kovalar 

Ben dürbünler ile izlerim yanı başımı 

Yine de korkarım

Ben kendimi bir yıkıntının ruhsal dinginliğe ulaşabileceğine inandırırım

Yine de korkarım



Ama sonraları, çok sonraları

Düşkünler evini hatta hacıları bile unuttuğum zamanlarda 

Bir daha korkmak istemedim 

Korkumu somutlaştıran bu bedene baktım 

Aynalara tükürdüm 

Sonra aynı aynaların içine daldım 

Kimi zaman bir çöl oldular yine de dönüp soğuktan kırıldım

Kimi zaman dipsiz bir göl oldular yine de dönüp kendi sığlığımda boğuldum 

Geçtim aynaların içinden tezatlıklar yükledim karakterime 

Yine de korktum 

Sonra döndüm ve son bir kez tükürdüm aynaya 

Paramparça oldu 

Kırıkların arasından en biçimsizini seçtim 

Çünkü biliyordum bu ruhu tek seferde birçok yerden kesmek lazım gelirdi