Gök olabildiğince sarardı sarardı. Şimşekler çaktı. Sapsarı sırmalar yağdı. Onun başına döküldü. Boyu upuzundu ve saçları sapsarı. Hırçın bakardı ama naif ama gizemli ama efendi ama becerikli. Ona baktım. Bakışımla bir çizik attım. O bana baktı baktı. Çizdiğim yer acıdı. Duvar sallanıyor, çatlakları var. Yer yer çürük. Bir daha yaslanamam, bir daha yaslanamaz. Duvarın arkasına baktım, yine onu gördüm. Bir duvar daha örmek istedim. O da istedi. Kaçan kovalandı. Kovalanan sıkıldı. Kovalayan yoruldu. İkisi de incindi. Duruldu düşüncelendi. Biçimli elleriyle düşüncelerini kavanozdan çıkardı. İyice sıktı. Ufaladı ufaladı. Üfledi. Düşünceler toz oldu yayıldı, dağıldı. Ben duvarı kazıdım. Düşünceleri siyah poşete koydum. Demirli paslı balkona torbayı attım. Eski bir anıyı hatırladım. İyot kokusu ve sırmalar. Bir başkasına ait. Anıyı aldım çıktığı yere geri tıkıştırdım. Daha iyi hissetmedim. Anılar ve hatta anlar zift oldu. Yüreğime sıvandı. Sırmalar hayal oldu. Uçtu uçtu gitti. Ben bir defter açtım. İçini doldurmadan kapattım. Yine.