Karanlığa tutundum
trabzanları ellerimi öpüyordu
gecenin sessizliği bütün bütün kırılıyordu
bigane ruhumu avuttum
salkım salkım konuşan karanlığın koynunda
yitirdiklerime yeniden sahip oluyorum
sözcük kesildi yabani böcekler
tenimde bilmediğim bir dilde
vurdumduymaz konuşan sinekler
yapma ışıklardan hareler
sanki tutkalla yapıştırılmış vızıldamalar
ve koyu kahve saçlar uzuyor
karmakarışık odada
geceden marazi bilinçaltı
ellerini yitirmiş rüyalar
soluksuz bulutlar
başıboş yeşil dağlar
yazmakta olan elleri yaktı
o eller ki bin yıllık yalnızlığın raksı
hayal alemine küskün haykırandı
beyazın süt dökmüş kahrı
yanmış susuzluk
birkaç görüntü
uçurum uçurum konuşan
hayatla ilişiği kesilmiş
saniyelerin koynunda
uykunun masumiyetine tutsak
ah ne olurdu rüyaları saklasak
günün birinde yaşamak için
mücbir sebep ölümden kaçmak için