Sevgili hayat,ne olduğunu bilmiyorum fakat bir şeylerin eksik olduğu öyle aşikar ki. Camdan dışarı bakıyor ve rüzgarın kuru otları eğdiğini izliyorum. İnsan mamülü hiçbir şey görmüyor pencerem. Boş bir tarla,bodur bir çalı ve otlar,kuru otlar. Canımı sıkacak hiçbir şeye şahit değilim yani anlayacağın. Sonra rüzgar esiyor. Sahi çocukken rüzgar neyi anımsatıyordu ki ,hatırlamıyorum. Akşam ezanı vaktinde ,bir badem ağacı altında şehrin ışıklarını seyredişim var mesela,rüzgarı hep o anda hatırlıyorum. Mutluydum sanırım,insan çocukken mutludur çoğu. Bir rüzgarın ,masum bir esintinin seni yıldırıp yıkamayacağı denli mutlu. Ben rüzgarlarda mı devriliyorum ki şimdi? Rüzgar benim devrileceğimi fısıldıyor ama sanki.’’ Yıkılacaksın,buna razı ol ve dayan;altımda kalan tüm kuru otlar gibi. Tüm var oldum demen bir kuru otun nisbetinde olacak senin. Gidecek,gelecek ve lakin olamayacaksın. ’’ Sevgili hayat ,sen o rüzgar mısın? Beni sağa sola savurup,ama aslında hep aynı yerde bırakan mısın sen? Canhıraş çırpındırıp isyan etttirsen de,bana boyun eğdirecek olan mısın sen? Söylesene o zaman ,sevgili hayat;eksik olan ne? Beni kökümden koparman mı?