Bugün günlerden 11 Kasım. Tam 5 yıl olmuş. Bütün kırgınlıkların, küskünlüklerin üzerinden koskoca 5 yıl geçmiş. Sana büyüdüğümü söylemek çok isterdim. Ancak sensiz büyümek mümkün değil. 


İnsanlar beni bırakmadı Anna. Ben 

onları bıraktım. Bir çiçeğe bile yeterli ilgiyi gösteremeyecek kadar yorgun olduğum için bıraktım onları. Söyledikleri sözlerden yaralandığım için bıraktım. İnsanlar beni hayal kırıklığına da uğratmadı Anna. Ben hayal kurduğum için hayalin kırıklığına uğradım. Gerçekleşme ihtimali olan her şeye varımı yoğumu bağışladığım için. İnsanlar beni bu hale getirmedi Anna. Ben insanlardan kaçarken bu hale geldim. Yabanılaştım Anna! Kendimi bulmaya çalıştıkça yozlaştım. Beni beğenmiyorsun artık Anna. Biliyorum, sevmiyorsun artık beni. Yüreğim ellerinde olsa ne yazar, sen benden vazgeçmişsin Anna. Bu sefer istediğim gibi olmadı diyorsun gözlerimin içine bakarak. Oysa bana inansaydın Anna. Çürümeden önce, ölmeden, vazgeçmeden, hala umut ederken mesela; bana inansaydın. Fareleri de devrime inandırabilirdik Anna! Sen hayatımda yokken her şey ne kadar da kolaydı. Oysaki sen hayatıma girip beni sevilebileceğime inandırdın Anna. Yolculukların ardından özlem ile beklenecek biri olduğuma, bir gün aniden kapını çalsam sevinç ile karşılanacağıma, yüreğim daralsa omzuna yaslanabileceğime inandırdın beni. Biliyorum Anna; muhakkak benim hatam. Ben inanmak istemeseydim hangi kuvvet beni sana inandırmaya cüret edebilirdi? Bana aldığın kitabı okudum, orada bizim hikayelerimizin çokça yakınından geçen bir hikaye gördüm. Aklıma dolmana engel olamadım Anna. Bağışla beni; istemeden olsa benden ümidi kestiğini unuttum. Beni vicdansızlıkla, halden anlamamakla suçlamanı anlıyorum. Ben Anna, vicdan nedir bilmiyorum belki. Ancak sen yüreğimdeki yanık izini hiç görmedin. Bunu okusan sinirleneceksin bana. Biliyorum o soylu yüzün kırışacak, neden böyle söylediğime akıl sır erdiremeyeceksin,

üstüne üstlük bencil olmakla suçlayacaksın beni. Biliyor musun? Artık her şeyi kabul edeceğim bir eşikteyim. Ben bencilim Anna. Çünkü ben olmak zor bir hikayeydi ve kimsecikler beni senin sevgine inandığım gibi bu hayata inandırmadı. Dediğin gibiyim Anna; ben bir değil, binlerce kadınım ve sen hiç tanıma zahmetine girişmedin beni. Seni güldürdüğüm kadar sevdin, soylu muhabbetine hayran kaldığım kadar saygı duydun bana. Anla Anna, affet beni; maalesef seviyorum seni. Unutuyorum o günü. Beni bırakıp gittiğini unutuyorum, yüreğimin en yaralı yerini gösterdiğimde bana kibirle gülümsediğini unutuyorum, beni tam da o yaradan vurduğunu unutuyorum. Aptal değilim ben Anna, sadece sevgime yenik düşecek kadar romantiğim.