Kendinizi boş ve işe yaramaz hissettiğiniz andır bu. İnsanlar tarafından değer görmemek ve yapmacık tepkilerine karşı hiçbir şey yapacak gücünüzün kalmadığı andır. Ölmek istersiniz bazen. Ama zaten ölüsünüzdür. Hayaletsinizdir. Kim ne derse desin böyle hissetmenizi sadece kendi içinizde yaşarsınız. Aileniz veya başka biri bu, fark etmez. Size her türlü tavsiyeyi verir ve ondan sonra hiçbir şey yokmuş gibi devam ederler. Bir süre sonra artık biri size nasıl olduğunuzu sorduğunda “İyiyim” demekle yetinirsiniz. İçinizdeki fırtınalarla ve şeytanlarla savaşmaya devam edersiniz. Ondan sonra da şunu öğrenirsiniz direkt: Hayat yalnız yaşanan bir yolculuktur. Kimse size yoldaş olmaz. Kimse sizin için ölmez. Kendi kendinize ölmeye devam edersiniz ve kaldıracak olan yine siz olursunuz. Bunu yaşamadan bilemesiniz de. Empati kurmaya çalışmayın, emin olun bir yalanı göreceksiniz. Her seferinde benliğinizde açılacak olan yaranızı kapatmaya çalışırken başka bir şey daha çıkacak, bununla da baş edeceksiniz. Psikolojiniz altüst olacak ama bunu çözmek için uğraşmayacaksınız. Öldüğünüzde kimse olmayacak çünkü size değer veren biri yok ve de olmayacak. Beraber vakit geçirdiğiniz her insan sadece iyi gününüzde yanınızda olacak ve bunu yaparken sanki bu bir lütufmuş gibi davranacak size. Şakalarınıza sadece siz güleceksiniz çünkü yanınızda kim olursa olsun o insan “sahte”likten başka bir şey sunmayacak size. Betimlemelerim daha devam edebilir ancak bunun atlatılması için ne yapılabilir? Kısa bir cevap: HİÇBİR ŞEY.
Dediğim gibi, yalnız başınasınız ve derdinizi kimse çözemiyor. Veya çözemez. Kendinizi sadece siz bilirsiniz. Bir daha dünyaya gelmeyeceksiniz. Başka bir hayat yaşamayacaksınız. Bu yaşadıklarınızın bir benzeri olabilir ancak aynısı olamaz. O yüzden sorunlarınız asla çözülmeyecek. Hepimiz sorunlu insanlarız. Bencil ve başına buyruk yaşıyoruz. Egomuz bir dünyayı katledebilecek düzeyde. Tek derdimiz yarın ne yapacağımız… Veya paket sigara ve biralarımız... Veya bizi sevecek bir kadın... Yok öyle bir şey.
Aşk; sadece senaristlerin daha fazla gişe yapsın diye filmlerde kullandığı ve modern zamanlarda insanları sömürmek için kullanılan soyut, ispatı olmayan ve boş bir kavram. Bir kadına veya erkeğe aşık olduğunuzu zannedersiniz. Halbuki bu cinsel dürtülerinize uymaktan başka bir şey değildir. Hepimiz böyleyiz. Karşımızdaki insanı hep böyle düşünüyoruz ve bu da bizi ona aşık olduğumuzu zannettiriyor. ZIRVA, BOŞ VE YALAN!
Halbuki dünyayı o kadar tozpembe anlatıyoruz ki… Sanki hiçbir sorunu yokmuş gibi. Sanki dünyanın anasını s*kmiyormuşuz gibi bir de üstüne yapmacık açıklamalarla bunları örtüp yine işimize devam ediyoruz. Aynı bir fahişeyle beraber olduktan sonra parasını verip olay yerinden ayrılmamız gibi. Yalan ve sahte. Kendimizi rahat hissettiğimiz bir an bile yok ve olmayacak. Yaşlandığımızda da ölüm korkusu bizim peşimizden gelecek ve ölmeye yaklaştığımızda da diğer tarafta ne var diye tekrar strese gireceğiz. Yani en azından ben böyle düşünüyorum. Tabii beni kim s*kler, orası da ayrı bir konu. Diyebileceğim tek şey aynada kendinize bakın ve sahte olduğunuzu ve kimsenin sizi s*klemediğini görün.
Ya da kendinize hiç bakmayın. Gerçekler bazen üzer, o yüzden siz nasıl biliyorsanız öyle yapın.