Ayaklarım nasır tutmuş

İçim dışıma taşmış

Kamburum ve ben yürüyoruz rıhtıma

Saat dört buçukta


Sözleşiriz onunla mutlaka

Ayda yılda bir olsa da

Buluşuruz aynı mekanda

Güneş tepeden vurduğunda


Bazı aklar var onda gözüme çarpan

Kaz ayakları da cabası

Gözlerim dolu izlerim etrafı

Düşünürüm ne güzel yaş aldığını


Konuşuyoruz havadan sudan

Çay söylüyorum kulplu olandan

Yetenek sınavından bahsediyor bana

Anlıyorum onu kimse anlamasa da


Harcanan hayatlar var sokaklarda

Cevapsız sorular yerleşmiş akıllarda

Kalp kırıklarından tahmin ediyorum yaşlarını

Eminim, şu insanların gözü yaşlı


Anlatıyorum kendimi ve dertlerimi

Hala okuduğumu sanırım düşüncelerini

Kızarmamış olmasını diliyorum yanaklarımın

Gelmesin sonu bu anın


Okkalı bir hesap ödeyip çıkıyoruz

Çaktırmadan ikimiz de saate bakıyoruz

Gitsek mi acaba bilmediğimiz yerlere?

Yoksa elveda mı diyelim yorgun cümlelerle


Kontrol ediyorsun ceplerini yol üstünde

O andayız işte

Deniz önümüzde hiddetlendiğinde

Uzatmak istedim ellerimi ellerine


Kuru bir ağızla ''görüşürüz'' dedin

Sen şimdi beni defnettin

Kaçıyorsan ne gelir elimden

Benimle konuşmayınca yüreğinden


Hoşça kal dedim şimdiden özleyerek

Deniz bize küskün bakarken

Gözyaşlarımla gittim bakmadan arkama

Saat dört buçukta