Bir silüet görüyorum
Benim.
Yine kendimim.
Tek
Kimsesiz
Bir başıma
Aynadayım, camda, dışarda.
Sokakta
Büyüyorum
Okula,
İşe gidiyorum.
Gözüm devriliyor ona, bana
İyi insan yapmaya çalışıyorlar, benden
Küçük yaramaz oğlan gibi vuruyorlar kafama. Şuradan, sağdan.
Küfür ediyorum olur olmaz yere, öğrenmişim.
Kafamın içinden dışına doğru çıkıyor
Düşünüyor muşum.. tartmam gerekmiş.
Gözümde görmüyor. Görmek için gözlük takıyorum. Görmüyor muşum.
Anlayamıyorum. Kimse de anlatmıyor.
Deneyerek öğreniyorum. Acıtıyor.
Öğrenmek için ellerimi feda ediyorum. Gözlerimi.. aklımı bazen, kalbimi...
Uyuyorum, uyanıyorum. Gidiyorum, geliyorum. Dualizmin penceresinden bakıp atlıyorum aşağı.
Çamur oldum. Kirlendim. Denedim. Beceremedim.
Saat gibi dönmek istiyorum ama oldugum yerde
Bir olayım biri geçeyim ikiye geleyim sırayla...
Bir koluma akrep desinler öbürüne yelkovan
Bir anlamı olsun
İsmim olsun cismim olsun. Belki bilirim, umrumda olmadan. Ne önemi var?
Saatim ben diyim
Uymayayım kimseye, isteyen yetişsin bana
Öylece döneyim etrafımda
Başım ağrımasın
Ağlamayayım
Üç olayım dört
Var oluş sancısına felsefe kitapları okumayayım. Žižekte kim ya?
Beş, beş buçuk
Sessizce tik tak tik tak geçip gideyim durana kadar
Varlık ile yokluk arasında gidip gelirken ayagım taşa takılmasın
Kesmesin kalbimi keskinlikler
Bu kadar kanamayayım, kaynatmasınlar kazanda.
Bu kadar basit olsun
Altı yedi
Süte maya eklesinler beklesinler
Sekiz
Sekizi de geçeyim gideyim uzaklara
Dokuza
Kaynatmasınlar kazanda yemeği bu kadar yanmasın
Unuma su eklesinler ekmek olsun
Toprağa güller dolsun bi fidandan
Geçmişe gitmeyeyim
Endişe etmeyeyim
On
Silüet görmeyeyim