Saat şimdi beş.

ben şehre baktıkça duyulsun heyulalarım artık.

manasını yitirmiş bi' kelimeyim.

söylenmiş her sözde, gizlenmiş her manada

saat şimdi beş.

bir kargo yolladım poyraz ile

yaşanılmış rüyalarım vardı,

gerçek,

rüyalarım.

zeytin ekmek yapmıştı bana, poğaça almıştım.

değiştik, güldü.

ben senden para mı istedim dedi

çingene kızcağıza

hayat.

bahar yazından alın yazısı bekledim Rabb'im,

son bir nispi dize bu, kaybettiğim.

buncası rüya, burada.

var olduğumla yok oldum, dimağımda.

saat şimdi beş.

sözünü edemediğim şeyler bunlar.

üstelik

damağımdaki çiziği umursamazsam geçer sandım.

geçti;

yanımdan, şimdi ardımda.

varmadım farkına,

varamadım.

inen o ayetten kendime yer buldum,

saat şimdi beş.

yürü, geç, git!

kendime bu öğüdüm müstağni bir hazirandan başladı.

nihavent makamında mısralar, içimde

ebcedle var oldu.

ah Birhan; omurgam yerinde,

lâkin

bütün kuşlar içimin gökyüzünden göçüyorlar,

saat şimdi beş.

ve hâlâ hayat çok garip, vapurlar filan.

dilfiruz içimize sızı; sızmıştır.

ve bunca yaradılmanın kökü yaradır, türemişidir yâr.

sizi en içten dileklerimle çok sevdim,

insanlar.

saat şimdi beş,

İstiklâl'de saat şimdi geç.