Düşmanını yenmek istiyorsan
meydanda vur
Seni gören ahali dehşete kapılsın
Seni de o meydanda vursunlar ki
ölüme yiğitçe gittiğin anlaşılsın
Hasan Sabbah öğretisi bu
Hayyam'ın şarabını çaldı
Nizâmülmülk'ün fetvasını
Geride kaldı kabzası kana bulanmış hançer
Şahrud'da yıkandı Alamut'u kuşatmaya çalışan ölüler
Biz bir kişiyi öldürmekle kalmayacağız dedi
Korku saldı binine, yüz binine...
Afyonlu dediler her fedaisine
sahte cennette vadedilen huriler
Hayal gücünden keskin kılıç idiler
İnce kamuflaj derin gizlilik
An geldiğinde nefes gibi yakın
Son geldiğinde sırtı kadar uzak
Olmalısın, öğüdünü
uçurdular kervana
Hayyam bile gülümsedi
Bir şiir işledi kalenin kapısına:
"Gün döndü geceden gündüze
eğilmediler, bükülmediler
Şarap tasında sunuldu dünya
kan kokusu var içmem dediler"