Hatırlarsın

Yağmurdan kaçmayı ikimiz de sevmezdik.

Saçma!

Öyle dikilip ıslanmak varken. 

Öyle hiçbir şey yapmadan ıslanmak.

Saçlarından damla damla göğsüne akan yağmur damlaları.

Hep bana saçaklı bir sahil evini andırırdı. 

İzlemesi huzur veren.

Saçaklarından toprağına damlayan yağmur suları.

Kimi eskimiş eşyalar kalmış verandada

Pergolasında saklanıp

Yağan yağmura teslim olduğun. 

Saçakların vardı senin göğsüne uzanan.

Sarmaşık gibi her bir direğini saran,

Kıvırcık saçakların.

Eski eşyaların arasında bir hatıra bulurdum her seferinde 

Ne kadar da göz önündelermiş aslında.

Hiç göremediğimiz hatıralar.

Bazen susup anımsadığında

Yüzün düşer kinle dolardın.

Sarılırdım saçaklarına varıncaya kadar.

Düşünmeye vakit kalsın istemezdim. 


Uyuduğunda sarılamazdım sırf bu yüzden. 

Yasaklıydın bana o anlarda.

Gururumdan.

Biliyorum, çok istemiştin sarılmamı ama,

Ama sarılmadım uyuduğunda o hikayeden sonra.

Zordu uzak durmak senden.

Başardığım nadir uzak durmalardı sendeki. 

Gururumdan.

Bilemezdin elbette neler geçer aklımdan

Ama cümlemi tamamlayacak kadar yakındın.

Ama,

Dokunulmaz bir kadın.


Gittik. 

Beraberce.

Susarak ikimiz de. 

Bilmiyorsun, o günden sonra binlerce kez karşılaştık.

Uyuduğumda karşılaştık, 

Defalarca sarılmalarla, onlarca öpüşmelerle doldurduğumuz uykular.

Zihnimde karşılaştık,

Vazgeçmemecesine binlerce tartışmalarla,

Defalarca sitem ederek.

Yollarda karşılaştık,

Hiç dönüp bakmamacasına, vazgeçişlerin en derin yaralarıyla.

Dönüp bir kez bakmadığında,

Defalarca depremlere maruz kalırcasına.

Yıkılırcasına bütün saçaklı yazlıklar tepelerimize.


Haksızlık ediyorum değil mi?

Bir kez baktın gözümün içine gidişlerin birkaç yıl ertesine

Ne uzun bakıştı o.

Gözlerimiz kilitlenmişti karşılıklı istikamette.

Güneş ışığının delip geçtiği o perdenin dantelinden süzülen hüzme gibi

Zihnimin derinliklerine işleyen bir bakışla.

Bir prizmaya çarpılıp paramparça olan güneş ışığı gibi,

Paramparça bakışlarla

Birbirine paralel istikamette kilitli kalan bakışlar.

İfadesiz yüzlerimiz,

Ciltlerce kitapta açıklanamayacak kadar anlamlı ifadelerimizle

Bakakalmıştık.

Zaman etrafımızda akıyordu 

Donup kaldığımız o merdiven başında.


Şimdi mısralar yazıp siliyorum,

Defalarca ve defalarca.

Anlatacak çok şey var ama,

Neyse...