Bir başkaydın Nagihan,

Gülenlerin güzeli.

Sen ki şu modern zamanların Rapunzel'i.

Adının hakkını veren, ansızın gelendin.

Saçların parmaklarımı kesiyor, hangi acıyla böyle bilendin?

Bir başkaydın Nagihan

sen de onlara benzeme.

Ne çok konuşuyoruz tüm gün,

öyle oldu da böyle oldu da...

Allah kahretmesin!

Sen beni biraz anlamak ister miydin?

Anneme yakın, anneme uzak, annemden çok uzak.

Köşedeki düşünen kızın annesine yakın.

Bilemiyorum yüzüne ay düşmüş esmer,

Sen dinleyeyecek olsan benim anlatacak bir şeyim olur muydu sana?

Neyim mi var?

Aman canım ne olsun hep aynı...

Fermanla bozuğuz yine.

Demediğini koymadı, yerden yere burdu beni.

Dudağım patladı, kaşım delindi, hayatımı kaybettim.

Ne dolap raflarında ne yatağın altında ne karamakarışık çekmecelerde...

Yok, yok! Hayatımı kaybettim.

Bir anı bakıyor gözümün içine yaşım on bir.

Karaktersizim öğretmenim.

Kırtasiyeci amca, kalmadı, dedi.

Hoş, olsaydı da alamazdım zaten.

Babamın ceketinin iç cebini yokladım bozuk haysiyetlerden başka zırnık yoktu.

Arkadaşlar 0.7 yaş iyi anısı olsan var mı?

Bazılarının çocukluğu saklambaç oyununda saklandığı yerde unutuluyor.

Öyle işte Nagihan, sende ne var ne yok?

A ayrıldınız mı?

Valla sen haklısın, çok takma ya şerefsizin tekiydi zaten.

Yoluna bakarsın artık.

Çok kötüyüm Nagihan.

Sana beni anla diyorum,

peki hiç anlıyor muyum seni?

Ben böyleyim Nagihan, çelişkili.

Olmuyor Nagihan yapamıyorum,

Ne anlayabiliyorum, ne anlatabiliyorum, yalnız...

Keşke Gülhane Parkı'nda bir ceviz ağacı olsaydım.