Selam, kafamda kırk akıl kırk fikir dönüyor ve hiçbirinin birbiri ile alakası yok, kalktım geldim bende buralara. Esasında bende panik atak var Doktor Bey, ben de anlarım psikolojiden, senelerce çektim bu panik ataktan. Kalbin ağzında atmaları, sürekli seni taciz eden o tedirgin haller, efendime söyleyeyim titremeler, terlemeler, hepsi neden biliyor musunuz? Benim kafamda dönen binbir türlü düşünceden... Kafamı yastığa koyduğum an başlar benim muharebem. Seneler önce sana şunu yapmışlardı, sen ne yaptın peki? Hiç. Bak, aslında bu böyle ama sen nesin? Busun diye diye kendime düşman oldum Doktor Bey. Beni insanlar yoruyor diye ortada dolanıp duruyorum. Bu bunu yaptı, şu şunu dedi, bu neden böyle falanlar filanlar... Bırak öyle kalsın, bu böyle miymiş? Peki, böyle olsun demek benim sanki fıtratımda yok. Finlandiya'da ayı ölse ben bulurum kendimi suçsuz hissettirecek bir şey. Dünyanın yükünden, pisinden ben sorumluymuşum gibi... Kabullenmemekte direndiğim şeyleri bir kabulleniversem yüreğimin tam ortasına çöreklenmeyecek o yumru. Hayat bu, aksın gitsin, bulurum ben de yolumu desem bitecek bu işkencem ama sanki kaderimi sadece ben belirlermişim gibi hayatıma dümdüz bir çizgi çekmeye sarsılmadan yürümeye çalışıyorum her defasında, yaratıcı demez mi sen de kimsin, biraz da bana bırak der. Yoruldum Doktor Bey. Tahammül edemediğim şey, insanların bu kadar kötü olması. Daha da genellersek haksızlık sanırım... Hayat böyleleriyle yüz göz ede ede sabretmeyi öğretti sanki. Sabrede sabrede de sabır taşım çatlayıvermiş gibi hissediyorum artık. İnsanların yüzüne kötülüklerini haykırmak istiyorum ama bakıyorum ki zaten onların tercihi bu, ne denir işte, yazık efendim, çok yazık. Bakın yine aynı şey, yine içinden çıkamadığım bu döngüler... İşte sabaha kadar bunları düşünüp ağartıyorum bu saçları. İnsanın bu devirde çelik gibi siniri, taş gibi de kalbi olmalı yaşamak için. Ama bu da olamıyorum; kötü olmayı tercih ettiğimde, o insanlara bazen benzemek istediğimde kalbimin tam ortası sen bu değilsin diye haykırıyor. Dikkatimi çekti, bir şeyleri affedip kabullendiğimde kalbim daha az çarpıyor, bakın bu aslında bunun tedavisi, bilirim ama bütün sinapslarım birbiri ile boğuştuğunda karamsarlaşmak kaçınılmaz oluyor.

Böyle işte, anlatmak iyi geldi, ben suyuna Prozac katıp içen biri olmayı da denedim efendim, çözüm; o yastığa koyduğumuz kafada, biliyorum. Adama da bazen dinleyen gerek. Anasından, babasından, eşinden, dostundan ya da öyle sandıklarından farklı bir dinleyen... Bu yüzden geldim buraya, sağ olun efendim dinlediğiniz için, gördüğünüz gibi delirmedim. İnsanım sadece, hepsi bu.