Bir ses ki bu, beynimi cimcikliyor

"Burası alelade bir yer değil.

Suları yangından buranın,

Metaforları müphem,

İnsanları tutarsız.

Korları kardandır,

Karları olasılıklar atmosferinden yağar

Yere düşüp eriyiverir algılarımızın kabulleriyle.

Biz faniler yerdeki sulara bakıp

Onu yağmur sanırız.

Sığ çıkarımlara tutsak ederiz kendimizi.

Hakikati yanılsarız,

Yanılsamayı benimseriz.

Benimsemeyi yanılsarız belki de.

Bir kedi gelir,

Yorgun bacaklarımızın arasına sürtünür;

Sevgi istediğini sanırız.

Kaşınmış olma ihtimalini hiç mi hiç düşünmeyiz.

Kedilerin ki

Ormanların kralı olmak varken,

Sokakların sahibi olmak düştü paylarına,

Edebi bir seçilimle aksedilmiş ruhlarına.

Biliriz bunu, nereden bildiğimizi bilmeden.

Bildiğimizi sanırız bazen,

Bilmediklerimiz derya denizken.

Merakımız da yoktur çoğu zaman.

Şunu iyi bilin ki

Merak etmemek gerçek bir küskünlüktür...

Hem de hayata karşı, öyle boş bir şeye değil.

"Merakımdan öldüm" der,

Merakla yaşamayı bilmeyiz.

Merakı kendimize ırak eder

Öğrenmek istemeyiz.

Bilmiyorum da diyemeyiz,

Bilmemek ayıp değilken.

Gerçi ayıp olsa da bazı şeyler,

Yine de yapılır ayıp bilinenler.

Ayıpları bir kenara bırakıp

Varoluşsal düşüncelere dalarız.

Varoluşsal sancılara sanrılar ekleriz.

Sanrılardan düğümler atarız,

Düğümü çözebilecekken

Bir düğüm daha ekleriz.

Düğümler körleşir, ruhlar ölüleşir

İşler zora girer gibi olacakken

Zoru basit eyleriz,

Belki de kolayına kaçarız.

İşimize gelmeyince

Zoruna gideriz.

Zorumuza gidince de

Bahanelere yelteniriz.

Avutmak hoş eder başıboş ruhumuzu da

Gerçekleri görmeyi rüçhan eyleriz.

Gerçek nedir irdelemeyiz.

-zaten pek de yoktur gerçeklerle işimiz-

Bir teslimiyetin tam içindeyiz.

Aşka dair düşünmeyiz.

Düşünsek de sınırların peşindeyiz,

Aslında tam olarak merkezindeyiz.

Hudutları iple çekeriz.

Bazen suçu ipte ararız,

Bazense gücümüzde.

Belki de sadece sınırlar genişlemekte.

Korkuttuk hududu ürkek bir ceylan gibi

Bizler de avcı, elinde hazır tüfeği.

Tutsaklarımızı korkuttuk,

Korkularımızı tutsak ettik.

Kendimize neyin iyi geldiğini sormadık,

Sorar gibi olacakken hep raflara kaldırdık

O raflar ki adı bilinmeyen zamanlardandır

Hiç değmemiş insan eli

Tozlu kalmış, tarihe karışmış

Tarih tekerrür etmemiş

İnsanlar geçip gitmiş.

Bazı insanlar var ki

Puslu bir tozdandır yürekleri

Üflesen tozu kalkar

Seni de kirletir

Gerçi üflesen de ne değişir?

Buna yangınlar hariçtir

Bazı yangınlar var ki

Karlar yağsa hiddetlenir

Ama bazıları da var ki

Bir fısıltıya külleniverir.

İnsanız ya, yanarız.

Kuruysak yaşına da acımayız!

Acıma ve merhameti de eş sayarız

İnsanız deriz, merhamet ederiz

Merhametimizle ufkun dibine batarız

Yer yer bundan hayıflanıp sayarız

Neden sayarız, bilinmez

Bilinen var mıdır, şüphe denmez"

Bir ses ki bu,

Parmaksız sağırların dünyasından yankılanır beynime.