Bu bir yalnızlık meselesi.

Bu, ağır suçlar mahkemesinde,

Veziri şah eyleme derdi.

Asabıma şahit gitarımın teli,

Yusyuvarlak dünyada düz olamayanlardanım.

Bir çoğunuz deliliğin kefili.

Kanununlarımın pek çoğu eskitme,

Israrlı kefilliğe herkes taabi.


Her bir gece dövüyor beni.

Kaç kişi sevmiş beni diye.

Hemem şuracıkta ölecek gibi,

Akmıyor gözyaşım habire.

Dalgınlığım okyanusların en dibinde kalakalır.

Gidersen,

Kucağımda dolup taşan sevgiler yetim kalır.


En derinlerde kendi kendini sarıp sarmalayanlardanım.

Sen bilirsin.

Sen vardan yok edensin.

Sonra kendinle saklambaç oynarsın,

Sağın solun boş.

Çöker kaldırıma yokluğa doğru koşarsın.

Farkettin.

Asıl sen saklanıp bulunamayansın.

Sen bu kafayla daha nereye kadar kaçacaksın?


Bırak bu işleri.

Bıraktım.

Bundan bu tezahüratlarım.

Hani benim vahşi ormanlarımda ateşler yakılmayacaktı?

Hani benim serin sularımda rahatlayacaktın?

Yandın, kül oldun.

Boğuldun, cesedin kıyıya vurdu.

Bilemedim ben de onlar gibi,

Kaç defa daha öleceğini.


Toprağın en köksüz köklerine gömsünler seni.

Yazık, daha çok dayanacaktın.

Belki de ben seni yanlış anladım.

Sen şah mat olmaya hazırdın.