Olduğum yer ve olmak zorunda kaldığım yer arasında bir kısır döngüdeyim. Aslında kafamı boşaltmaya gelmiştim buraya, nereden bilebilirdim ki her şeyin böyle sarpa saracağını? Birtakım geri dönüşler yaşıyorum; yıkık, isteksiz, mecburi dönüşler. İçimde asla bir yere oturtamayacağım bu dönüşleri düşünürken uzandım yatağıma. Tavanı izledim bir süre, "Ben nerdeydim, ne yaşıyordum?" gibi cevabı bende bile olmayan sorularla boğuştum kafamın içinde. Sonra doğruldum yerimden ve hiç sevilmemiş olduğumu fark ettim tam o an. Meğer beni bir şehirden diğerine sürükleyen şeyler bunlarmış, hiç sahip olmadığım yitik duygular.