K-pop lafını duyunca alerjisi varmışçasına hallere giren, en ufak bir bahse dahi katlanmayan büyük bir kitle olduğunu biliyorum. Buna sebep olan şey de çoğunlukla, fan gruplarının içinde bulunan bazı kişilerin başta alakalı alakasız her yere video mentionlaması ve buna benzer çeşitli rahatsız edici davranışları olduğundan kızamıyorum da, anlıyorum bu tepkileri bir noktaya kadar. Kimse ilgi duymadığı, hoşlanmadığı bir içeriğe sürekli maruz kalmak istemez. Gelgelelim, onlar kadar olmasa da her fanatik topluluğun içinde benzer karakterlerin bulunduğu, bu yolla olmasa da başka şekillerde insanlara rahatsızlık verdikleri de bir gerçek.


Şimdi burada, K-pop ve daha birçok şey deyince ilk akla gelen isim olan Bts'in, Army diye adlandırılan kitlesinin aslında tamamen göründüğü gibi olmadığından ya da yaş aralığının hiç de çocuk diyebileceğimiz kişilerden oluşmadığından uzun uzun bahsetmeyeceğim. Bts'i sevdirme ve güzelleme derneği üyesi veya fandom sözcüsü değilim, kimseye bir şey kanıtlama, ikna etme çabam da yok. Bahsetmek istediğim şey bambaşka. Artık çivisi çıkmanın da çok ötesine geçmiş olan dünyamız hakkında konuşacağım.


Göründüğünden ve bilindiğinden -özellikle ülkemizde anılma şeklinden- kesinlikle çok daha fazlası ve çok daha farklı olan bu çocuklar bildiğiniz üzere Grammy'ye bir dalda aday oldu. Peki bunun bu kadar çok konuşulmasının, haber değeri taşımasının tek sebebi hayranlarının çokluğu ya da "ilkler" listesine bir yenisini eklemeleri mi? Elbette değil. Her şeye rağmen bunun gerçekleşmiş, ama isteksizce yapılmış olması. Neyi kastediyorum? Falsolu olmadığı tek bir konu bile olmayan Amerika'nın bariz ikiyüzlülüğünü.


The Weeknd'in bile hayal kırıklığına uğratıldığı, ülkemizdeki Altın Kelebek'ten hallice olmaya evrilen bir ödül töreni. Haksız adaylıklar, alakasız isimler ve niceleri... Prestijli olmaktan gittikçe uzaklaşan bu organizasyon ve dayandığı sektörü kimileri Xenophobia ile suçluyor, kimileri ise durum ne olursa olsun Koreli bir grubu küçük görmenin ya da yok saymanın sorun olmadığı görüşünde. Sayısız rekor sahibi büyük bir grubun yeni çıkardığı bir şarkının radyolarda ne hikmetse yer almamasına mı şaşırsak yoksa başka bir parçanın sırf sözleri İngilizce olduğu için diğerlerine nazaran çok daha fazla ses getirmesine mi? Bunlar hayli alışılmış ve beklendik durumlar olduğundan ikisine de şaşırmamayı tercih ediyoruz.


Yalnızca reyting kaygısıyla birçok programa davet alıyor Bangtan. Diğer ünlülerin kaldığından daha fazla samimiyetsizliğe maruz kalıyor ve sahte tebrikleri teşekkür ederek kabul ediyorlar. Neden mi? Kendi pr'larını yapmalarının başka bir yolu yok çünkü. Aşırı çalışkan veya saygılı olmak bir anlam ifade etmiyor, müzik evrenseldir cümlesi onlara gelince işlemiyor. Fransızca çok havalı; İtalyancaya, İspanyolcaya bayılıyoruz; Almanca da çok güzel ama Korece demeyin bize ya. Herkes yüzünü ekşiterek bakıyor önce, 'aman benden uzak olsun'a bağlıyorlar hemen. Yanlış anlaşılmasın, ülkemiz ya da Amerika özelinde konuşmuyorum. Başı onlar çekiyor ve yön veriyor olsalar da tüm dünyada geçerli bunlar.


Kimse bulunduğu konuma hiçbir şey yapmadan gelmez. Herkes bir şeyler feda etmiş, emek vermiştir mutlaka. Mesele gözle görülür bir kayırma olması değil; belli başlı ünlülerin kameraya el hareketi çekmesi durumunda, Bts'in sonsuz çabayla ortaya çıkmış herhangi bir işinden daha fazla değer görecek olması. Yalnızca güzelliğe, kaliteye, iyiliğe önem verilen bir ütopyada hiçbir zaman yaşayamayacağımızı ben de biliyorum, magazin her zaman daha çok satar. Ama inanın konu bu da değil, en iyisi sadede geleyim.


Bildiğimiz tüm ülkelerin çalışma şekillerine kıyasla bambaşka bir alem olan K-pop dünyasının anlatılan karanlık taraflarını, bilmem hangi projeye hizmet ediyorlar teorilerini bir kenara atarak baktığınızda, görülmesi gereken bazı şeyler olduğunu düşünüyorum. Hayalleri için çocuk yaştan beri canla başla çalışan, iyi örnek olabilmek adına büyük uğraşlar veren, iyi niyet elçisi olduklarını bile muhtemelen bilmediğiniz, sanatsal anlamda gerçekten kayda değer çok sayıda eser üreten bir grup. Böyle söyleyince ne kadar anlam ifade eder bilinmez.


Eğer kendinizde olmadığını iddia ettiğiniz ön yargılarınızı gerçekten yok edebildiğiniz bir zaman olursa, çok daha farklı bir yerden bakabilirsiniz. Bts'e neden üzüleyim? Çok zenginler, çok ünlüler diyebilirsiniz. İllallah ettiğiniz hayranları sebebiyle çok sevildiklerini ve aşırı mutlu yaşadıklarını da düşünebilirsiniz. Ama senelerdir büyüyerek süren toplu nefreti hiçbir paranın veya şöhretin telafi etmeyeceği, tahmin etmesi zor bir şey değil. Hangi nefret diye soran olmaz sanıyorum ama olur da sorarsanız bi' çevrenize bakmayı deneyin. Tanımadıkları halde tabiri caizse sallayan, her fırsatta aşağılayan kişiler bulmanız kaç dakika sürer?


Ha derseniz ki ben de çevrem de hayatsız değiliz, daha önemli uğraşlarımız var ve kasıtlı olarak kimseyi mutsuz etmek gibi hobilerimiz yok, o yüzden bilmiyorum; o zaman herhangi bir sosyal medya platformuna girip göz atabilirsiniz, inanılmaz şeylerle karşılaşacağınızı garanti ediyorum. Yalnızca bu sanatçılar değil, onları sevenler de -kimseye zararı olmayanlar dahil- hakaret yiyor ki bu da maalesef artık alışılan bir diğer şey.


Uzun lafın kısası diyemiyorum çünkü kısa tutamıyorum ama son birkaç şey. K-pop diğer müzik türlerinden daha az değer görmesi gereken bir şey değil, dinleyen seven birilerini gördüğünüzde cringe olmanız ise hiç gerekmiyor, kitlesi sandığınız gibi duygularını kontrol edemeyip akıl mantık dışı konuşan ergenlerden ibaret değil; hem gruba, üyelere hem de fandoma dair öğrenebileceğiniz tonla güzel şey ve dilediğinizde bunları sizle paylaşmaktan mutlu olacak sayısız gönüllü var. Herhangi birini, herhangi bir sebeple ötekileştirmeyi, dışlamayı ve dalga geçmeyi bırakıp anlamaya çalıştığımızda, belki saplantılarını tutkuya çevirmelerine yardım ettiğimizde, en azından saygı duyduğumuzda bir şeyler güzelleşebilir.


Şu an burada, Bubi' Sanat'ta olduğumuz için söyleme ihtiyacı hissediyorum. Hayran kalınacak bir çok "eser" var o çöplük sanılan yerlerde. Çizimler, coverlar, danslar ve çok daha fazlası. Yine bir o kadar pek çok açıdan takdir edilesi çocuk, genç var. Mevzu bakmayı bilmekte.


Yarattıkları etkinin karşısında minnettarlıklarını gözyaşları eşliğinde anlatan bu cesur arkadaşlara fazla yükleniliyor. Sahip oldukları kitlesel gücü iyiye kullanmak için özen gösteren yedi kişinin "insan" olduğunu unutmadan devam ettiğimiz, gerektiğinde, haksızlığa uğradıklarını kabul edip savunmaktan çekinmediğimiz günlere ulaşmak dileğiyle.


We purple you.