Dost! Dostum… Dinle de anlatayım sana bir şair ağlamasını.

Bulutlar yüklerim kalbime. Kış geceleri kalbimi yakarım. Bir kızın gözleri bana bir savaştır dostum. Eczası kalbimin, kederlerden mürekkeptir. Anlamış değilim, büyük kabristanları uykudan uyandıran sesim neden kısık kalır şehrin sokaklarında, banklarında ve sobalı evlerinde?

Çay içelim dostum, dumanlı bir odada hayat dersleri verelim, şarkın büyük ilmini anlatalım.

Tüm iyi ruhlar arasında dostum; benim kara ruhum dolaşır, seni ararım. Kara ruhumda yalnız kalbim parlar benim… Benim kalbim bir savaş alanıdır dostum. Mağlup orduların yeridir benim kalbim. Kara bulutlarımdan yağan yağmurun yeridir, gözlerimde nem bile bulunmazken. İşte bir şair ağlaması dostum… Dünyaları yıkan, savaşlar verdiren şair ağlaması. Gözde alameti yok belki ama derinleri kan ırmakları.

Seni bulacağım dostum! Seni bir ölümün ardında da olsa bulacağım. Sana ağlayan bir şair kalbi sunacağım. Hakkını helal et dostum. Bu yazıya sen olmadan başlayacağım.

Ben kışın yağan karın altında üşümem, ben sokaklarda seni ararken de üşümem. Bu dost mefhumu varken zihnimde, gelip geçen mevsimler içinde, takılıp kaldığım bu zemheri olsa bile üşümem ben dostum.

Dost! Dostum…

Dur, gitme… Seni henüz bulamamışken neden gidiyorsun zihnimden bile? Vefa treni senin istasyonuna uğramaz mı? Dost muhabbeti sende bir iz bırakmaz mı? Beni bu perişan halimle bırakıp nereye? Ömrünü senin gölgen peşinde geçirene bir saat bağışlamaz mısın sen? Sana kendimi anlatıyorum dostum. Yüreğine ulaşıp kulağında çınlayan ses benden geliyor. Ve galiba kaf dağı'nın ardından geliyor. Bir dost mefhumuyla çatlayan yürekten geliyor.

Her gece demlenen duygular getirdim sana dostum! Her gece her mısrasına bin damla gözyaşı dökülmüş şiirler getirdim. Oku azizim! Kalbimi oku, hayatımı oku, beni oku…

Oku ki ağrımız dinsin.

Oku ki derdimiz derman olsun.

Sen Mesih soluklarınla oku ki asıl “Rönesans” neymiş dünya görsün.

Heyhat… Gözyaşlarımda ve zihnimde biriken “Sen” hayali… Dostu bana en iyi tanımlayan sen ve bu dost hayaliyle yanıp tutuşan ben. Ne de güzel duruyor vefa senin ruhunda. Sırtımı toprağa emanet etmeden hayalimden mücerret ol ve ruhumda da münevvir.

Sen bir şairin gözyaşısın. Haydi, daha fazla bekletme, şu fani dünyamda bir milad-ı kebir ol ve gel…