Ne denir bilmem ki! Öyle ya da böyle saatlere esir zaman akıp gidiyor, tutmak ne mümkün. Zavallı yorgun bedenim, yorgun ruhum hele az daha dayanın azıcık daha gayret, her şeyin bir sonu, her sonun da mutlaka bir başlangıcı var. İlla ki geçer geçmez zannettiklerimiz, illa ki diner ruhumuzun sancılı elemleri... Sen dimdik durmaktan vazgeçme!
Hani derler ya su akar yolunu bulur, onun gibi işte her şey eninde sonunda dinginliğine döner. Kalmadı mı yanında dostun, boş ver kalmasın, sana sen lazımsın, sahte olanlarla zaten yolu tamamlayamazsın. Olsun olsun, sen sen olmaktan hiç ama hiç vazgeçme! Sakın ola ümitsizliğin batağına düşme! İnadına gülümse!
Acılarını kuytu köşelere saklama yüzleş, yüzleş ki daha eğilmez olasın, daha yılmaz olasın.
Güneş vazgeçmiyor doğmaktan, kuşlar vazgeçmiyor kanat çırpmaktan ve dünyada var olan her varlık kendini yenilemekten hiç vazgeçmiyor, sen de vazgeçme!