göğsümde bir sızı, saçlarına savrulmuş sonbahar avutuyor beni. ninnilerin sükûta mezâr, çehrem gömülü ellerine, fısıldıyorsun bana.
"serçem," diyorsun. tütününü söndürüyor güz yelleri. küllerine bürünüyorsun. soğuk, ellerin üşütüyor beni. "serçe," diyorsun. yitmiş benliğim, sana ait değilse. yitiyorum, saçların dökülüyor tel tel kucağına. üşüyorum, sonbaharım yitik. soğuk yeller titretiyor beni yamacında.
"serçe," diyorsun. "kaç cihânı gezecek nefesin kaldı, nerede kaldı sevgilin?"
soluklarım kesik, sararmış yapraklar çürümüş taş yerlerde. ellerim kimsesiz. son baharım, huzur yağmurlarını bile çok gördü bana. kaybolmuş bir parkta, bankın ucuna bir serçe konuyor. bir parça ekmekten yoksun bana, kor gözlerle bakıyor.
"serçe," diyorsun. "kaç cihân âşktan yoksun, nerede yiter sevdiğin?"