Üç tarafı çimenlerle çevrili olan bir denizde bulunan ufak bir ada varmış. Adanın ziyaretçileri gitgide artarken, merkezinde bulunan ve saksıda meyve yetiştirip satan butik bir meyve dükkanını ziyaret edip oradan alışveriş yapmadan kimse adadan ayrılmazmış. Çok satılan ve sevilen meyveler her zaman dükkânın ön camındaki vitrinde sergilenirmiş. İçeriye girip gezenler tek tek meyveleri inceleyip yorumlarda bulunurken böğürtlenin saksısına kimse yanaşmazmış. "ay şimdi ellerimiz batacak.", "aman üstümüz başımız kirlenmesin." diye ondan uzak dururlarmış. Bu konuşmaları duyan böğürtlen gün geçtikçe daha da kararırmış. Bir gün gece vakti dükkânın önünde bulunan ve içeriyi aydınlatan tek sokak lambasının ampulü patlamış ve dükkân karanlığa gömülmüş. Böğürtlen kararmanın son noktasında olduğu için karanlıkta kendini görememiş ve yok olduğunu sanıp çok korkmuş. Tam o sırada gündüz kapı açıkken içeri girip saklanan bir baykuş, işitme ve görme yeteneği sayesinde etrafını algılayıp böğürtlenin korkusunu fark etmiş. Yanına gitmiş ve "korkma ben seni korurum." demiş. Bunun üzerine böğürtlen çok duygulanmış çünkü ilk kez birisi onun yanına gelip onunla konuşmuş. Baykuş, böğürtlene onu dalından koparıp aydınlık bir yere götürmeyi teklif etmiş. Böğürtlen: "Hayır yapma, eğer beni koparırsan kısa süre içinde ölürüm." demiş. Baykuş kahkaha atarak "Sen bir meyvesin, biri seni koparıp yesin diye beklemiyor musun?" diye sormuş. "Hayır, ben sadece beni görmezden gelmesinler istiyorum." demiş böğürtlen. Bunun üzerine baykuş durmuş ve demiş ki; "O zaman neden bunun için çabalamıyorsun?", böğürtlen anlatmaya başlamış; "Ben aslında kayısı olmalıydım, aylarca beni kayısı olarak beklediler fakat anne karnında gelişen bir olay sonucu böğürtlen olarak doğmuşum. Doktor böyle vakalar sık sık görülür demiş. Aslında baktığın zaman..." diye devam ederken baykuş sinirlenmiş ve biraz da şekeri düştüğü için böğürtleni dalından koparıp yemiş. Sabah olup dükkân açıldığında baykuş dışarı fırlamış ve yaşadığı o geceyi unutup kendine yeni bir hayat kurmak için denizi aşıp çimenlerle kaplı diyarlara uçmuş.  Satıcı ise baykuş gider gitmez içerideki meyveleri kontrol etmiş ve hepsi yerli yerinde duruyormuş. Böğürtlenin yokluğunu fark etmemiş, baykuş yemiş mi diye kontrol bile etmemiş. Gün içerisinde gelen müşterilerden biri dükkânda bir değişiklik olduğunu fark etmiş. Çağırmış satıcıyı demiş ki; “Burada eksik olan bir şey mi var?” Satıcı dönüp bakmış dükkâna ve demiş ki; “Hayır.”