"Sen de bana uy, beni takip et. Öyle karışık, öyle rastgele, öyle dolaşık, öyle başıboş ve avare gidelim ki, âkıbet yolumuz kaybolsun."
Geliyor musun?
*
"Belki yağmur damlaları, belki kum taneleri, ağaçlar, yapraklar, çiçekler; sayıya, hesaba, endazeye gelebilir de, bir soluğunun içinde asırların hardal tanesi kaldığı hasret günleri, hangi mikyaslarla ölçülebilir?"