Ben kitap okuyanları severim ama okumak için okuyanları değil, kitabın her satırını hayatına yansıtarak okuyanları. Ben bilgili insanları severim çünkü onları izlemek çok kolaydır. Odak noktaları sıradan insanlardan o kadar uzaktır ki sizi fark etmezler sanırsınız ama sadece umursamazdırlar. Bu tarz insanları bulmak zordur, bulduğunu anlamak daha da zordur. Ben uzun insanları severim, gökyüzüne uzanabilirler onlar. Seni anlattığımı fark edebiliyorsun değil mi? Ben seni özelliklerin için değil, senin özelliklerini sana ait oldukları için seviyorum. Ve şimdi sana neden sevgimin yetersiz olduğunu anlatıyorum. İnsan değer görmek ister özellikle de sevdiklerinden, değil mi? Peki sen bana değer verdin mi hiç? Ben senin herkese karşı olan tavırlarını sevdim. Bana özel bir şey verseydin öyle de severdim seni. Benim dudaklarımın senin için diğerlerinden bir farkı yoktu. Diğerleri de seni sevdiler çünkü sevilesi biriydin. Benim sende gördüğümü onlar da gördüler belki kim bilebilir ki... Benim sevgim sana fazlaydı ve bunu bile senden önce fark eden ben olmuştum. Keşke seni hiç tanımasaydım diyecek cesarete sahip değilim, senden başka bana hayatın ne kadar anlamlı olduğunu öğretebilecek kimsem olmadı çünkü. Seni tanıdığıma pişman değilim ama seninle bu zaman diliminde tanıştığım için pişmanım. Bana hediye ettiğin şarkılar arasından o özel parçayı hep dinliyorum, her dinlediğimde daha iyi anlıyorum. Ben sana layık değildim sen de benim sevgime layık değildin. Aklının köşesinde bir yerlerde beraber kahve içtiğimiz anı her zaman kalır umarım. Anılar zamanın ötesindedirler. Başlangıçları ve bitişleri yoktur. Birbirimizin hayatında sonsuza dek kaybolmayacak anılar bıraktık bunu hiç düşündün mü? Seni asla unutamayacağımı bilerek hareket ettim ben her zaman, sen farkında olmasan da…