Üstatlar üstadı Basri Özakıncı’ya…

 

Kuşkulu kuşların sarkastik uçuşları

Günberi, günöte veya ekinoks

Boeing 737 MAX biraz sıkıntılı bir uçaktır

Palmiye yaprakları kuyruk yağına bulanmış

Bir Yakup Ekin vardı bir zamanlar

İki-üç cümlelik şarkılar yapardı

Arabesk popçu diye bir tabir olsaydı cuk diye otururdu üstüne

Ve derdi ki “Senin de aşkın yalanmış, yalanmış”

 

Gizli günahın saklı bedelinin aşikâr karekökü gibi

Depozitosuz bira şişesi ve çiçekli yastık alezi

Counter-Strike oynarken Aztec’te köşeye pusan terörist

Ses kasardı ayak seslerimizden, çıldırtırdı herkesi

Hep siyah giyinirdim ben, derlerdi ki Satanist

Bir Almancı Müslih abi vardı, Counter nickiydi V@T@N!ST

Severdi ülkesini yani, “Deutschland über alles” derdi

Tıpkı karnı aç bir kurdun uzaktaki rezidanslara bakması gibi

“Hepsinde klima vardır o evlerin şimdi ha” derdi kurt

Kışın yediği ayazı ne de güzel unuturdu şimdi

Veya ölmesi yılkı bir atın, uzaklarda bir Bengal kaplanı bir yaban domuzunu

Kimsesiz ve masum bir yaban domuzunu üstelik

Testere Necmi edasıyla kanlı kanlı yerken

O gece Polat da tüm babaları indirmişti tabii

Ama o kaplanın eti yutmasını kolaylaştıracak şarabı yoktur ki

 

Düşünüyorum da Ratatuy yapan fare nerededir acaba

Aşırı gereksiz bir bilgi: Toprak Sergen seslendirmiştir onu

Aşırı gereksiz bir bilgi verme seremonisi sona erdi

Katılsa ya o fare MasterChef’e, Danilo’ya yedirse

Kendi elleriyle, şırdanın en hakikisini

Uzaya balonla dürüm gönderildi Adana’da mesela

Gastronomi dünyası ayakta ve alkışlar

Ve çığlıklar

Ve

V

Ve sen

Sen yok musun sen

Ne yalan söyleyeyim, yoksun

Tıpkı canı yanan bir tavşanın Gratis indirimi kovalaması gibi

 

Kuşkulu kuşların yorgun bakışlarının ardındaki sis perdesi

Kuşkusuz ki yorgan nakışları, Ürdün’deki ses kulesi

Dünyanın çakıl taşlarının kaşlarındaki süs dengesi

Pus irisi, pas kitlesi, bir kangurunun kas kütlesi

Alev başlı çardak kuşu dans eder beş litrelik ayçiçek yağı bidonunda

Çökertme’den çıkacakmış da ihbar etmiş herkesi

Çökertmeden bu örgütleri işimiz zor esasında

Ama her şeyden önce esnaf barındırmayacak be abi

 

Benim çakıl taşlarım vardı, irili ufaklı

Benim can kırıklarım vardı, genellikle irili

Benim hiç semenderim olmadı

Sen derdime minder vermedin zaten

Ben de derdime çare, baytar maytar asla demem çünkü raple işim olmaz

Rockçıyım ben, Rockçı Serpil kadar rockçıyım hem de esasen

Ama bu tuzlu meltem mi böyle genzimi yakan

Yoksa affedersiniz ama osurdu mu bir fok balığı

Çok uzaklarda her şeyden habersiz alelade bir Komodo ejderi çiftleşirken

Fevkalade güzel çoban kavurma kokusu gelir ama ben kurban eti yemem

Çünkü ismi “İsmail” olan birinin Kurban Bayramı ile ilgili

Alpella Harby tarzında travmaları olabilir gayet tabii

Peki sorsam şimdi size, Omo mu yoksa Ariel mi

Omo pek köpürmüyor da Ariel adeta köpük şelalesi

Ama Omo da güzel kokuyor işte, bilemiyorum Altan

Bulaşık makinesi tabletinde ise tercihim Fairy’dir her zaman

Berna Laçin görse beni, o gururlu bakışlarıyla

Acaba der mi ki devreden kadar dokuz, devretmeyen kadar sıfır

En sevdiğim yalnızlığımdır taban aritmetiği

Aldım bu kimsesizlik fonksiyonunun tersini, yüzümü döndüm Volkan Konak’a

Onun çok kıymetli evladına “Kuzey’in torunu” diyorlar mıdır acaba

Kafamda pek de delice olmayan sorular var şimdi

Seinfeld, Akasya Durağı evreninde geçseydi Kramer kim olurdu mesela

"Uyy, Nuri babacuğum" diyen Ali Kemal mi

Bunu demedim farz edin çünkü şive komedisi

Artık yalnızca Gülse Birsel projelerinde kullanılıyor

 

Duyduğuma göre tatlı yapacakmış bana bi’ tanesi

Dedim ki keşküle tabii gülüm

Peki üstüne tarçın ne diye

Alerjim var dedim, anlamadın, yanarım

Sütteki laktoz zulüm

Bu intolerans var ne diye

Beni cümle cihan tanımaz

Çünkü tanısaydılar zaten romanımı okurdular

Ama okumadılar

Öyleyse Antep fıstığı, zımba teli ve birkaç plastik askı

Ve Cadı Sila

Ve de Azer Bülbül’ün “Başaramadım” şarkısı

 

Tek cümlesini anladıysanız bunların, size vermeli plaket

Hatta çekilmeli belgeseliniz, yüzünüze çakılmalı klaket

Ben de Michael Moore edasıyla durmalıyım kameranın ardında

Çok değil, ne kadar akıllı olmak isterdim bu hayatta

Büyük bir ciddiyetle yazılan böyle şiirleri anlayabilmeyi mesela

Kimse anlamayacaksa niye yazılıyor ki onlar

İlle de sanat için mi olmalı sanatın ta kendisi

Peki öyleyse bunun da sanattan sayılmayacağını kim iddia edebilir ki

En başta ben ederim, kimse kusura bakmasın

Çünkü

Kanaatimce

Şiir

Böyle

Bir

Şey

Değil

Kardeşlerim

Size

Kim

Şiirin

Böyle

Bir şey

Olduğunu söylediyse

Yalan söylemiş, inanın ki

Tabii bunlar şahsi fikirdir, yalnızca söyleyeni bağlar

Ben yeniliklere kapalı değilim ama

Yenilikler pek açık olmuyor bana kalırsa

Hani azıcık açarlarsa anlarım belki


Elbette bilmeyen yoktur ama Usta'ya saygı için söyleyeyim. Yukarıdaki şahane karikatürün sahibi Üstat Umut Sarıkaya'dır.