Romantizm 18. yüzyılda sanatın birçok alanındaki eserleri karakterize eden entelektüel bir yönelimdir. Klasisizmin ve neoklasisizmin uyum, düzen, sükûnet, ölçülülük ve idealizminin reddi olan bu akım doğaya ve duygulara verdiği önemle bilinmektedir. Aynı zamanda fiziksel materyalizme, aydınlanmaya ve 18. yüzyıl rasyonalizmine bir tepkidir. Ortaya çıkışında Fransız İhtilali ardından değişen toplumsal, siyasal ve düşünsel atmosferin etkisi oldukça büyüktür.

Günümüz modern sanatına geçişte köprü görevi yapan romantizmde duygusallık, heyecan, milliyetçilik, ütopya gibi konuları işler ve bunları dramatik bir şekilde ifade eder. Neo-klasisizmden sonra belirli kalıplar içerisinde sıkılmış olan Avrupa sanatının kendine yeni yollar aradığı sıralarda ortaya çıkmıştır. Söz konusu akım sanatçının kendini ifade edişini özgürleştiren çağdaş bir akımdır. Romantik sanatçılar formları sınırlayan çizgilerden, kurallardan ve ölçülerden sıyrılma gayretindedir.

Rönesans ve reform hareketleri ile insanın ve doğanın keşfi, dinde kilisenin değerine yönelik sorgulayıcı düşüncelerin oluşması ortaya çıkar. Bilimsel buluşlar da bu atmosferi destekler niteliktedir (örneğin Copernicus ve Galileo’nun dünyanın şekline yönelik buluşu). J.J. Rousseau, A. Comte gibi filozoflar insan haklarını ve insan doğa ilişkilerini sorgulamasıyla yaşanan düşüncede aydınlanma döneminin de yaşandığı bir süreçtir. Fransız İhtilali ile de sanatçılar konularını özgürce seçmeye başlamış, daha hümanist konulara yönelmişlerdir. Aklın, dinin ve felsefesinin eleştirisiyle başlayan yeni düşünce biçimi, insan duyarlılığını merkeze almıştır. Önceki dönemlerin, klasisizm ve neoklasisizmin eserlerinde görülen konular azalmaya ve manzara resimleri önem kazanmaya başlamış, fon olmaktan çıkıp figürlerin önüne geçmiştir. Manzara resimlerinin yanı sıra düşsel kompozisyonlar, doğunun gizemli görünümleri, günlük yaşantıyı eleştiren sahneler, ulus bilincini kışkırtan aşk, korku, yalnızlık gibi ruhsal durumları işleyen eserler verilmeye başlanmıştır. Böylece, sanat için sanat anlayışıyla hareket eden bu akımla sanat prosedürlere uymaktan kurtularak insanı, hayatın kendisini merkez almıştır.

Büyük bir etki alanına sahip olan romantizmin plastik sanatlarda başlıca temsilcileri; Francisco Goya, Eugéne Delacroix, Caspar Richard Parkes Bonington, William Blake, David Friedrich, Henry Fuseli, Joseph Mallord William Turner, John Constable, Théodore Géricault ve Philipp Otto Runge şeklinde sıralanabilir.

Kısa bir şekilde temsilcilerinden bahsetmek gerekirse William Blake ile başlamak isterim. Değeri ölümünden sonra anlaşılmış önemli bir romantik sanatçıdır. Başta din olmak üzere geleneksel kurumlara karşı eleştirel bir tutumu varken, aydınlanma felsefesine karşı bir mesafesi bulunuyordu. Bu tutumunda çocukken yaşamaya başladığı sanrıların etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Henüz 4 yaşındayken erkek kardeşinin penceresinden Tanrı'nın kendisini baktığını görmesiyle sanrıların başladığı söylenmektedir. Doğayı resmetmeyi reddeden Blake, sadece ruhuna ve ruhunun gözlerinin gördüklerine inanıyordu. Aynı zamanda düş resimleri, sanatlarını harmanlaması, evrene olan melankolik bakışı, karmaşık düşüncelerin eziciliğini ele alıp resmetmesi ve bunları yaparken kullandığı üslup bakımından kendisi önemli bir sembolist ressamdır. Başlıca eserlerini ise Günlerin Atası (The Ancient of Days), Bir Pire Hayaleti (The Ghost of a Flea), Newton ve Nebukadnezar (Nebuchadnezzar) şeklinde sıralanabilir. Belki bilinenler arasında fazla yer almıyor olabilir fakat Satan Exulting Over Eve tablosu da benim çok beğendiğim bir eseridir ve listeye ilave bir resim olarak eklemek isterim.

Diğer bir anmak istediğim sanatçı ise romantizm akımın başta gelen isimlerinden olan Francisco Goya. Avrupa’nın karışık bir zamanına denk gelen Goya, şahit olduğu toplumsal olayları eleştirel bir biçimde yansıtmıştır. Siyah ve toprak tonlarını sık kullanan ressamın eserlerinde kasvet oldukça belirgindir. Bunun sebebinin resme başlamadan önce geçirmiş olduğu hastalık ve İspanya’nın içinde bulunduğu savaş olduğu söylenebilir. Resimlerinde gerçekçi savaş sahnelerini, festivalleri, engizisyonu, boğa güreşlerini işleyen sanatçının yaşadığı koşullar ile eserleri arasında paralellik bulunduğunu göstermektedir. Araştırmak isteyene eserlerinden oluşan kısa bir liste vermek gerekirse Kurşuna Dizilenler, Çıplak Maya, Giyinik Maya, Şemsiye, Alba Düşesi, Köyde Boğa Güreşi, Cadılar Bayramı önemli eserleri arasında yer almaktadır.


Görsel: William Blake, Titania and Puck With Fairies Dancing, 1786 



Yazar: Özge Altıntop