SANAT 

    Sanat; insanoğlunun yüreğinden geçenlere güzellik katabilme, tüm benliğini eserine akıtabilme hâli bende. İcra edenle her bakanı farklı duygularda birleştirebilen güçtür sanat. Yaradan’ın Musavvir esmasının insandaki tecellisi. 

   Zira sanatın her dalında hissedebilmek var, güzel bakmak, güzel görmek var. Kendini aramak, bulmak var. Ressam ruh gözüyle gördüklerini renklere yansıtır; bütün hissiyatını mıh gibi çakar tuvali üzerine. Müzisyen bütün hüznünü, kederini, belki öfkesini, anlam bulduğunu bulamadığını döker su misali notalara. Hattat bütün sabrını akıtır mürekkebine, nakış gibi işler harflerini. Edebiyatçı kelimelerde bulur tesellisini. Yağmur damlaları gibi usul usul doldurur gönül havuzunu okuyanının. Cümle denizlerine dalıp dalıp çıkmayı öğretir. Tefekküre iter seni adım adım. Heykeltıraş doğadaki uyumuyla yeniden uyumlandırır yonttuğu taşını, kilden insan figürü yaparken tekrar hatırlar ve hatırlatır topraktan geldiğimizi ve toprağa döneceğimizi. Öyle ki; bir bakmışsın dünyaya bakışın değişmiş, dünyanın ritmini işitmen değişmiş, sözün, sohbetin değişmiş sonra bir bakmışsın sen değiştikçe dünya değişmiş. 

     Hâsılıkelâm; sanat ruhunu ehlileştirir, kanıtlarcasına her canlının ve yeryüzünün bir olduğunu bütün olduğunu.