Sanatın bu adı alması ve soylu kesime hitap eden bir zevk haline gelmesi uzun yıllar sürdü. Tarihin sıfır noktası dediğimiz Göbeklitepe’den bile otuz bin yıl kadar öncesine dayanan mağara duvarlarına çizilmiş resimler sanat hakkında düşündüklerimizi gözden geçirmelidir kanımca. Resim gibi bir sanat dalı insanlığın en eski dönemlerinden beri bizimle ve bunun açıklaması sanatın “zevklere” hitap etmesi kadar basit olamaz. İnsanlığın binlerce yıllık tarihsel sürecinde yanında taşıdığı birtakım şeyler olmalı. Zevklerin de işin bir parçası olduğu su götürmez bir gerçek fakat daha güçlü bir dürtü olduğunu ve bunun “kendini göstermek” olduğunu düşünüyorum.


Bu “kendini gösterme” meselesi bulunduğumuz dönemde bir bunalım halini alıyor. Kendini göstermenin bu kadar basit olması, bunu çok fazla insanın yapmasına sebep oluyor ve  bir çıkmazda buluyor kendisini. Ve her çıkmaz bir yolunu bulup yeni yöntem ve yönelimleri ortaya çıkarır. Sanat da bundan nasibini alıyor ve görünmek isteyenler için bir araca dönüşüyor. Hiçbir ilgisi olmayanlar “havalı” gözükmek için şiir mi dersiniz, aforizma mı dersiniz…


Her yeni yöntemin olduğu gibi bu da bir gün işe yaramayacak ve sanat kendini yine kendi alanında bulacak. Bunun ne zaman ve nasıl olacağı konusunda bir fikrim yok lakin o zaman geldiğinde sanatın bildiğimiz her şeyi değişecek, yeni tür ve akımlar mutlaka ortaya çıkacaktır. Yaşayıp göreceğiz…