Varlığın sonsuz sancısını çekmek en zor olanıymış. Hayatın sana uzattığı eli tutmak , her şeyi göğüslemek için bir güç gerekiyormuş. O gücü bulamamak kimin ahıdır? İçimizde yatan bir fısıltıda uyanacak olan mıdır yoksa yaratmak mı gerekir? Bir fısıltı yetecek midir yoksa avaz avaz bağırmak mı gerekir? Yaratmak yaratıcıya has değil midir, eğer ortada bir şey yaratılacaksa sonunu bilmediğin bir şey yaratmaya değer mi? Bu sonsuz kargaşaya rağmen tüm sancıyı göğüsleyenler asıl cenneti hak etmez mi? Bir el arıyorum tutacak, yaşamaya değer olacak. İçimde bir şey yükseliyor boğazıma kadar beni nefessiz bırakıyor. Ölümün olduğu bu dünyada hiçbir şey önemli değil dedi, Kafka. Bu kargaşayı ölüm toprağın altına gömebilir miydi? Asıl kargaşa ölümden sonra mı başlıyordu? Bir el buldum doğdum doğalı. Tutmaya ölesiye korktuğum ama tutmayı hayatta hiçbir şeyi istemediğim kadar çok istediğim bir el. Düşündükçe bunca bağımlılığın hak ettiği bir el. Nereye kadar uzatılır bu el bana bilmiyorum ama beni terk ettiği gün asıl kargaşanın başladığı gündür.