Kaç nekropol kanadın ha kâlbim

Sırtında kaç tümülüs

İçimde beni bilmeyenler ölüşür


Saymalarım hep eksiktir benim

Sevmelerim hep yanlış



Çünkü karşılıksız şiirler yazdım

Kırışmayan gömlekler üzerimde 


Kaç mavi söndü tutuk kollarımda

Ulaşamadığım kara duvarlar

Kaç şafaktır çivi omzumda

İçimin şifasız ısırganı

Dikenli tellerden daha kırmızı atkılar



Yüzüm yollar tozar dedim çünkü

Saymalarım hep eksiktir benim

Sanmalarım bir yüreği yürek…



Ne ruh ne yüz dinler

Benim suçum değil doktor

-Suçum, benim değil-


Gemilerime niyetliydim gel gör ki..

Tutuşunca limanları tutulmayan

Endülüsüm yandı, 

Bağdatım yemin.



Aynı kaşıkla koyuyorsam tuzla kahveyi

Boşvermişlik gibi de değil

Umurlarımda kaç düğüm gizli, kaçı kör

Gözleri ve şiirleri loş vermiş bir aktar 

Hadi yaz şu biçâreye

Biraz dağkekiği, zerdeçal

Aranan yüzümü ise hak edilmiş bir derde 



Tuzum hep kanayanlara kaldı

Sabahlarım yazsız

Şiirlerim adsız

Bir şeyler eksik, bir şeyler fazla

Sorsan söylemeye gövdemle hazırdım



Şimdi bu kan ve toprak

Bu ölü at gerisinde

Ben de yazamam

Bir gül, bir mermi, bir deniz beklenen

Yaşanırsa başka, değerse bamteli

Ama işte bu kanlı toprak

Yazamam.





Ekim/2023

Mirza Şâmil.