Sistemin ve gerçekliğin bireysel hayatında düşürmüş olduğu zor duruma rağmen haksızlıkların, yanlışların, anlamsızlıkların ortasında; sadece kendi duyduğu bir melodinin ritmine uymuş ve bütün bu olumsuzluklara rağmen yüzüne tebessümden bir maske yapmış sanrılarla kavgalara düşüyordu… 

Ve uyumak için gözlerini kapadığı anda şizofrenik uğultular bir karabasan gibi tüm ruhunu ele geçiriyordu;

Uykuların ardına saklanan biçare korkak! Rüyalarında kopardığın fırtınalar, gerçekte bir yaprağı dahi kıpırdatmayacak.

Vazgeç artık göremezsin, parçalandı zihnin hayal aynası. Kaçamazsın, bu gördüklerin gerçekliğin yansıması. Duydukların, paslı zincirlerin otantik şarkısı ve ruhunda sallanan, esaretin mühürlü kancası..

Sen, ısrarlı günah! Bu leke baki, bu ceza sonsuz, ruh kor olmak istemiyor onsuz. Korkutuyor mu gerçekliğin rüyası, yoksa değil misin sanrıların tanrısı?

Varlığın, yadsıyan ruhlara bir tasa 

Uyansın ruhun bu hezeyandan, korku artık cesaretin pençeleri arasında.